Translate

EKİN SANAT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
EKİN SANAT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

AYNALARDA KALMAYAN

AYNALARDA KALMAYAN

Bir zamanlar görünürdün,
Yitmemişti ki yüzün yüreğimdeydi sözün.
Gözlerinin sevinci yansırdı gözlerime,
Sımsıcaktı ellerin, üşümezdi ellerim.

Yalnızlığı, yabanlığı arıyorsan şurada,
Tıpkı karanlığın gibi zincirli ellerine!
Doğruluğun doğumunu, iyiliğin varlığını
Niye unuttuğunu sen bile bilmiyorsun!

Dibindeyken bataklığın kendini kandırışının
Yarattığı dehşet hissim yükseliyor bilincime.
Kesinlikle dağlı dilin inceliğe kara çalı,
Anlamıyorum sandığın yanılgınsa büyümekte!

Aynalara bak ve kahrol sır değilsin sırtlarında.
Anımsamıyorlar seni, saklamaya ar etmişler!
İçlerinde tek ben varım varlığıma gülümseyen.

Sanılmasın sanki birden uzaklara kayıp gittin,
Yoktu aslın, yoktu ismin, yokluğa karıştı cismin,
Suretini gösteremez dünyadaki tüm aynalar!

Gebze, 23.8.2008, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Haziran 2022, Sayı:171

OYA

OYA

Yokluğunun boşluğunu örüyorum günlerdir.
Ruhum oyalanırken ilmekler karışıyor.

Sonsuzluğun ucunda tükeniyor bedenim.
Toprağı bir duaya açmaktan korkuyorum.

Kaçınca kötücül düşler görüyorum arada
Dahası karanlığa gece zincirliyorum.

İlmek ilmek oyalıyorum elimde yokluğunu.
Hayır olmuyor, olmuyor, olmayacak!

Bu boşluk kapanmıyor, kapanmayacak!
Ördükçe sökülüyor söküldükçe büyüyor!

Gebze, 7.8.2008, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Şubat, Mart, Nisan 2021, Sayı:167,168,169

GÜZEL YAŞAMAK

GÜZEL YAŞAMAK

Son anımız gelmeden doğayadır dileğim,
Ömrümüz güzel olsun, güzel kalsın adımız.
Güzel insanlar ansın güzelse varlığımız.
İstemem yüzde güzel özde çirkin olmayı,
Anlayıp yaşamalı güzel kalmak ne imiş.

Aklım, ruhum, bedenim
Unutmasın bilmeyi, görme ve anlamayı...
Elim hep kalem tutsun yazsın olan biteni,
Ayaklarım taşısın yaşlanan bedenimi,
Şaşırmasın yönünü, bükmesin dizlerimi.

Doğanın düzenince uyuyup uyansın da
Konuşsun ağzım dilim, beynim yine düşünsün,
Bilsin yeme içmeyi, düşmesin boşluklara,
Hiç yitmesin belleğim varsın ölüm anında
Filmi en başa sarıp izlesin mutlulukla.

Sayılı gün tez biter saymaya başlanınca
Tam sayı bilinmeden her gün azalıyorsa
Her anını güzel kılmak yaraşmalı insana
Gülümsemek yaşarken acılar karşısında
Sonunda güzel varmak ömrün son atımına.

Ne kırmak sığmalı güne ne de kalbe kırılmak
Bence budur yaşıyorken tümüyle insan olmak
Budur elbet yaşlanırken insan diye anılmak
Sadece buna denir ömrü güzel yaşamak
Sadece budur işte güzellikle yaşlanmak.

Çünkü bence yaşamak her şeyi anımsamak,
Ama hep insan olup sona da insan kalmak.

Gebze, 9.12. 2018. Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Aralık 2020, Ocak 2021, sayı:167, 168

BOŞLUK

BOŞLUK

Su sızdıran bir testinin boşluğuna doluyorum,
Boşluğuna, avuç içinin.
Gölgeler uzanıyor yarınıma, güne, geceye.
Sığamıyorum sensiz, anlamıyorsun!

Bir balonun içine doluşan ezginin hoşluğuyla,
Yokluğunun omuz başına geliyorum yıllardır.
Şarkılar eksiliyor içimden, sözler yitiyor,
Müziğim bitiyor, duymuyorsun!

Maskelere gizlediğin anlamsızlığa çarpıyor yüzüm,
Kaç dilde solduğunu anlatmaya üşeniyorum.
Yine de yüreğimi veriyorum yalnız gününe, almıyor,
Ardından bir yaşam daha veriyorsun, biliyorum!

İçim tersine döndürülmüş kaplumbağa çaresizliği,
Özlemin doluyor kabuğuma, dönmeye gücüm yok.
Esse diyorum, gürlese, yağsa, dönerim elbet,
Rüzgâr duruluyor birden, içimde öleceğim!.

Korkuyorum, soluğumun her zerresi bir hançer ciğerime,
Yılanlar atıyor kavlarını, dağlarım yıkık, ırmağım taşkın.
Parmakla sayılsa da mutlu günler yaşadım, yaşamalıyım.
Bu belki son baharım olacak, unutulmaz, son, aşkın!.

Uzanıyorum toprağına, telaşımda serçe şenliği,
Dağılıyor elimde yokluğunu imleyen boşluk.
Toprak bu, nasıl da biliyor yaşam emen testiyi.
Çözülüyor hecede sensizliğim, çözülüyor ölüme.

Gebze, Nisan 2006, Temmuz 2020, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Kasım 2020, Sayı.167

YURTTA YOK DÜNYADA YOK

YURTTA YOK
DÜNYADA YOK

Sınır komşular
Bölündükçe bölündü
Paylaşım kanlı!

Boşalan kentler
Yaylasız kalan köyler
Mülteci kampı!

Artar üzgünlük
Dünya barış gününde
Savaşanlar çok!

Ülkemiz aynı
Her günü gamsız olan
Siyasi körlük!

Barış umudu
Dilden, dinden geçmiyor
Orta Doğu'da!

Yaşanabilse
Kutlanırdı bir tek gün
Savaşsız diye!

Divriği, 1.9.2014, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Kasım 2020, Sayı.167

GÜNEŞTEN İADE

GÜNEŞTEN İADE 
(ŞİİRLE D'İNLEYENE)

Alfabeyi öğrendiğinde 
Ne çok tümce biriktirmiş içinde.
Tüm suskunluğunu söküp kökünden
Şakıdığı 'Bülbül Ağırlığı'nı dinledik şaşkın.

İyi saklamış ‘Harfleri', tümcesinden saklamış yüreğine,
Ödünç almış her birini, dokumuş ince ince.

'İadesi İçindir' dediğiydi içindeki ipeğin.
Dokunduğu yerlere değil, dokunmadığı ellere.
Dağıttı bir zaman sonra inleyen şiirlerle.

Anımsadıkça fotoğraf karelerine hapsedilen yüzleri,
İnsanın içine dokunan yüz yıllık kederleri
Bu kederle gülümseyebilmeyi, renklerin soluvermesini '
Öylesine' diye başlayıp anlattı isteyene.

İğde kokularıyla koşulan 'Denizler Ötesi'nden
Denizler ötesine 'Kırık Ses'ler yoğunlaştı sesine.
Soluk mavi bir gökyüzü altında 
Özlemi arttıkça arttı, aynı güneşte kavrulup,
Farklı tuzdan derine işleyen serinliklere.

Çalmazken kimseden sevinç, kaybetti kalbindekini
Yağmuruyla yıkarken o 'Mavi Gece'leri
Yalnızlık dökülüyordu boş 'Eller'ine.

Bir "Beni sev!" saklasaydı keşke dağarcığında,
Bir "Seni seviyorum!" diyebilmek, ipeksi bir güneşe.
Aynı denizin sevgiyle okunduğunu bilmek bir de.

'Yanılgı'lar vurgunu, 'Kendinde Kalan'ın rengiyle
İade etti tüm sözcükleri 'Harman' zamanı,
'Kankalem Resimler'in 'Ahşap Sessizliği'ne.

Şimdilerde hırkasını sırtına çekti, bulutları özlüyor
Ve haikular yazıyor salyangoz sessizliği, işçiliğiyle.
İzi kalacak gümüşten, izlemeyi bilene. 

Öyleyse, 'Sözcükleri yeniden gözden geçirelim',
Onun hep yaptığı gibi, tuzumuz olsun denizine.
Şair gönensin diye, hem de şiiri ölmesin diye!

Gebze, 25.8.2008, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Eylül 2020, Sayı:155


KORONAYA RAP ATMA

KORONAYA RAP ATMA

Dağlardan denize iniş yeşilin ellerinde,
Hayde hayde bu yana, gelemesin korona!

Kıvrım kıvrım dolanan yol uçuruma kardeş mi?
Hayde hayde bu yana, yok olasın korona!

Karadeniz dalgasına kapılırsa sesimiz,
Hayde hayde bu yana, gelemesin korona!

Çeliğe mi döner gelir yankısı türkülerde?
Hayde hayde bu yana, tez ölesin korona!

Koyuldukça koyulmuş laciverti suların,
Hayde hayde bu yana, gelemesin korona!

Bulutlara çıkıp çıkıp sert inişi ondan mı?.
Hayde hayde bu yana, yok olasın korona!

Horona kalkan ayaklar kömüre de iniyor,
Hayde hayde bu yana, gelemesin korona!

Fındığından, çaya kadar toprağa dokunmaz mı?
Hayde hayde bu yana, tez ölesin korona!

Öfkesinde hoyrat olan sevdasında solsa da,
Hayde hayde bu yana, gelemesin korona!

Kavşak suyu içenlerin gönlü orda kalmaz mı?
Hayde hayde bu yana, yok olasın korona!

Karadeniz söyle bize suların yorulmaz mı?
Hayde hayde bu yana, gelemesin korona!

Rap atmaya kalksa gençler, yaşlılar darılmaz mı?
Hayde hayde bu yana, tez ölesin korona!

Hayde hayde bu yana, gelemesin korona!
Hayde mesafe, maske, toplaşalım horona!

Gebze, 10.6.2020, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Ağustos 2020, Sayı:154

BAYRAM DEDİĞİN

BAYRAM DEDİĞİN

Bayram dediğin
Kavuşması insanın
Dostlar yaşarken

Koşup ölümden önce
Sımsıkı sarılmaktır.

Yığınla şeker
Olsa çocuklar mahzun
Buluşmak yasak.

Gönle bayram düşmüyor
Virüs ölüm saçarken!

Gebze, 26.5.2020, Ünsal Çankaya

Aynı gün facebuktaki haiku atölyesi bekçilerine.
Ekin Sanat, Ekim 2020, Sayı:166

ÖLDÜREN NE?

ÖLDÜREN NE?

Mayıstaki kar
Koronadan ölümü
Saklayamıyor.  

İnsanlar cahil
Öleceğini bilse
Kucaklaşıyor

Bilimden uzak isen
İlim bizde deme hiç!

Gebze, 28.5.2020, Ünsal Çankaya.

Aynı gün, instagram sayfasında.
Ekin Sanat, Ekim 2020, Sayı:166

ANLASANA

ANLASANA

Anladım ki
Seni bana kavuşturmuyor yaşam. 
Ayrılığımıza eğiliyor boynum aslında
Kanıyor yüreğim dokunduğunda.

Ömrümüz yorulduğunda
Gideceğiz nasılsa
Ayakkabılarımızı koyup kapıya.
Giyinip gidecek
Bir küçük kız ayaklarına.
Küçücük bir kadın olacak birden
Çok uzaklarda değilsen eğer
Tıkırdayan topukları dinleyerek
Bekleyeceğiz
Adım adım yaklaşmasını. 
Sakın korkma
Dokunduğunda sana.
Gözlerini kapatan
Ellerimden anlayacaksın
Geldiğimi son buluşmamıza .

Ah sevgili ah!
Yakında
Yolumuz düşecek bir mezarlığa.
Bizi ancak ölüm kavuşturacak
Anlasana! 
Geldiğinde dinleneceğin
Bir tümsek bulacaksın başına.

Ölüm üzmüyor, tuhaftır
Korkutmuyor da ama
Beklemeye başlayınca gelmiyor, 
Dileyip ölünmüyor
Ne zaman gelirse gelsin derken
Biliyoruz ki
Ne zaman gelse erken!

Gebze, 12.10.2008, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Kasım 2009, Sayı:45
AFYON DENGE Gazetesi, 21 Temmuz 2014

DİLEK ATEŞİ

DİLEK ATEŞİ

Kimi zaman öğrenmek sırta ateşten gömlek...
Bilmek yaktığı için çoğu zaman gerçeği.
Canlıları kül eden kimi korkunç anları
Yaşamak da alev ateş, anmak da.

Nice umut közdür kül çekilse üstüne
Bitmez sıcaklığı, yitmez nüvesi.
Ülkeden bireye dileklerimiz
İyiliktir, güzelliktir, bitimsiz.

Bilsek olur muyduk gidiş yolunu
Bilmek mümkün olsa ateş olmanın?
Yanar mıydık, yakar mıydık sonsuzu,
Koru küle saklar mıydık,
Bilinmez!

Hem ateş de bilmez her yakışında
Biri bitse kötülüğün neden başlar diğeri.
Yine de ateşe okuruz kalp dileğini
Unutmak için acı gerçeği.

Gebze, 1.1.2019, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Kasım 2019, Sayı:160

KARANFİL YANIĞI

KARANFİL YANIĞI
(SEDEF YILDIRIM'A)

Bir sedef gibiydin sen
Yaşın gibiydin
Adın gibiydin.

Bir oda, bir mutfaktan ibaret evin.

Üç çocuk,
Bir koca, sarhoş,
Boşandığında tanığım..

Ezilmedin,
Yenilmedin,
El kapısı demedin,
Gavur kapısı demedin,
Ekmeğindi tek derdin, alın terindi...
Çalıştın, temizledin, kendince temizledin.
Ama bilmiyordun, bilemezdin,
Temizlenmez emperyalizmin kiri...

Silinmez yüreğimin kederi.

Sedef'im, anam benim!
Ayrımsız, ayrımsız sevdin!
"Çocuğumsunuz dedin, yavrumsunuz!"
"Sıcak tuttun çayımızı" gece dönüşümüze,
"Okuyun, okuyun!" dedin "Ben beklerim yerinize!"
Ekmek kuyruğumuzda sen, tüp kuyruğumuzda...

Ah be Sedef anam!
Yaz günüydü,
Bir sigara yakıp sen,
Bahçende karanfil sulasaydın!

Bir kardeş kavgasının ortasında
Yanacak kadın mıydın?
Hangi hain ellerdir, fırlatmış o bombayı?
Sen kavrayıp elinle... "Yavrularım ölmesin!"
Beyninde son düşünce... Patlamış ellerinde!

Ben bir kış günü gittim
Girilmeyen o eve...
Duvarlarında kanın,
Yandım!
Yandım be anacığım!

Bahçende karanfil sulasaydın...
Sen keşke karanfil sulasaydın!
bir karanfil yanığıdır şimdi içimde adın !

Gebze, 5.7.2007, Ünsal Çankaya.

1: Ekin Sanat, Ekim 2009, Sayı: 44
2: Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi- 3. basım.
Sahife: 584-585. TBB Yayın no:238, Derleyen VEYSEL GÜLTAŞ.
3=) Afyon Denge Gazetesi, 25 Temmuz 2014 tarihli nüsha.

YANGIN OLUNCA

YANGIN OLUNCA

Kaplumbağalar
Saklanıp kabuğuna
Kurtulmuş olsa.

Biliyorum ki olmaz,
İglo değil, korumaz.

Kuşlar uçsa da
Yuvalar ve yavrular
Kalır yangına.

O Temmuz bizi yaktı
Kurtlar kuşlar yakmasa.

Gebze, 1.7.2019, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Ekim 2019, Sayı.158

DÜĞÜM GORDİON DEĞİL DE ÇÖZEN İSKENDER

DÜĞÜM GORDİON DEĞİL DE ÇÖZEN İSKENDER

Bak bu taş ömrümüze kılıç kesmez ilk düğümü bağlayan zorbaların kalıtı.
Bu taş akına düşer gözlerimizin, yaşlarımız nasıl gizlenir, sırlar nasıl izlenir?

İnsan insanlığını mermi çukurlarında saklıyor, duygusallığını kuyularında.
Saysalar ki hiçliğimizin değeri sıfır, son saydam taş yüreğimde törpüdür!

Özgürlüktür diye beklediğimiz yarın, gel ah benim yarım acım, gel, yakın!
Dinmiyor yüreğimde dinmiyor sızı, insanlığımızı çalıyor derinleştikçe sanrı.

Tüm oyunlarda geçemediğimiz çizgilerin berisinde ebedir hep cinsiyetimiz,
Ki yenilgilerimizin zemherisi sunaklarında, kan gölümüzden ötesi buz!

-tekerleme yakışır avazımıza; takılıyor taşlar parmağımıza,
tek değil beştaş oynayacağız, sattık çocukluğumuzu hevalarına -

Bedenimizle basılacak mezarımızda taşlar bağırlarına,
Ön yargılarıyla çarpılacak utançlar;
Suratlarına!

Oğluna söylemesin madem Ali Asker; düşe yazılsın,
Acı küçük iken derin,
Büyürse ağrı.

Anlamadıkları şu; aykırılıkların insancıllığı nasıl gizlenir insandan?
İnsanın insandan yalnızlığı barut tozunda patlıyor!

Aşk acısı Kibele'nin göğüslerinde düğümlenen süte yazılsın;
Hiçbir aşka acımıyor doyuramadığımız karanlığın tanrısı!


Gebze, 6.10.2008, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Mayıs 2016, Sayı:124

YAŞLANDIKÇA -2-

YAŞLANDIKÇA -2-

Siyah beyaz çekime
Değen o suretlerin
Sarardı baskıları.
Gelecektir sırayla,
Unutuşlar,
Hüzünler,
Ölüm.

Dalma!

Dalarsın, çıkamazsın,
Derindir kuyusu anıların!

İnsan en çok kendi gidişini görüyor, sonsuzluğa,
Gözlerini yakan fotoğraflarda.
İçini sızlatıyor gülümsemeler, bakışlar, dokunuşlar
Anımsadıkça.
Ellerinin sıcak dokunuşları
Olanların da hiçbiri kalmadıysa yanında,
Ağlarsın, yalnızlığına.

Dalma!

Dalarsan ıslanacaksın,
Çatlayacak aynası kuyunun, her parçada bir anın,
Yağmurdur çoğu anımsamanın.

Gebze, 12.12.2015, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Aralık 2015.Sayı: 119.

GEÇME

GEÇME

Uykundan geç, rahatından,
Keyfinden, lezzetinden,
Yemişlerin.

Dünyandan geç, kendinden,
Başkasının yaşamadığı,
Öfkelerden, kedersiz,
Gülümseyişten.

Acılardan geçme, hiç!
Acının ilmini hatim gerekmez,
Geçilecek yol değil acı,
Bilinecek dil değil,
Derilecek gül,
Değil!

Geçme çığrasından,
Geçme rayından!
Asfaltından,
Toprağından, hanından, sarayından!

Bir küçücük sevinç uçurmuyorsa mavi,
Tutarak ellerini.
"Geçme namert köprüsünden,
koy aparsın su seni!"

Gebze, 22.3.2012. Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Eylül 2019, Sayı:158, 159

DÜZ VE ÇAPRAZ OKUNASI ŞİİRLER -3- HER ŞEYİ KARIŞTIRMAK


DÜZ VE ÇAPRAZ OKUNASI ŞİİRLER

3-
HER ŞEYİ KARIŞTIRMAK

Nefreti yaşamak
Mutluluğu yenmek

Korkularımla el ele tutuşmak
Sevgimle yüzleşmek

Yalanları bilmek
Bilinmeyeni söylemek

Alışkanlıkları tanımak
Değerlerimizi terk etmek

Kaderi hatırlamak
Sorumlulukları boş vermek

Cesareti unutmak
Çaresizliği toplamak

Rüyalara uğramak
Hüsrana ulaşmak

Kötülüğü tatmak
İyiliği bitirmek

Aşkı duymak
Pişmanlığı tanımak

Geçmişi kabullenmek
Hatayı görmek

Yaşama katılmak
Toprağa sarılmak

Hepsini bırakmak
Hiçliği hissetmek istiyorum

Gebze, 2.12.2009, Alican Onur Çankaya.
Ekin Sanat,  Ağustos 2019, Sayı:157


1-
BİR DOST
Bir dost, beni bir başıma bırakmayan
Bir dostluk, verdiği güvenle her an sakinleştiren
Bir dost, beni benden bile koruyan
Bir dostluk, kaybetmekten korkulan
Bir dost, beni tamamlayan
Bir dostluk, yarattığı sevgi aşktan büyük
Bir dost, beni benden iyi tanıyan
Bir dostluk, yarattığı bağlılık her şeyden güçlü
Bir dost, ebediyete kadar dost kalacak
Bir dostluk, bir ömür öteye taşacak
Bir dost…

Dilovası, 26.4.2006, Alican Onur Çankaya.

2-
DERİN BİLGİ
Büyük hatalar, derin yaralar, ömre bedel bir kefaret.
Dayan, ölüm kendisine ait olanı almaya gelecektir.

Ortaköy, 2.1.2010, Alican Onur Çankaya.

OLMADI GAZELİ

OLMADI GAZELİ

Çiçek dalında güzelken söze itimat olmadı
Kavim kardaş beraberken nifak oldu tad kalmadı

Fariside gülzâr idim arabi gülzâr olmadı
Dalımdayken kopardılar gülüme gülzâr kalmadı

Gebze, 8.1.2013, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Ocak 2016, Sayı: 120.

SALKIM SÖĞÜTTE SAVRULAN

"Ağlama salkımsöğüt, ağlama, kara suyun aynasında el bağlama!
El bağlama! ağlama!" Nazım Hikmet RAN

SALKIM SÖĞÜTTE SAVRULAN

Bir rüzgâr kendini yineleye, ırgalaya dört dönüyor.
Savruluyor karanlık gecelerde.
Ayın halesinden aldığı ışıkları yitirdiğinden beri
Arıyor kanatlarının salınışını.
Esmenin öğrendiği ilk halini arıyor.

Ellerine çarptığında tuzla buz olmuş düşlerini
Avuçlarında yer etmiş kan kızılı yaraları
Açan tırnakları gördüğünde sersemleyişini.

Dalgınlığıyla biçilmesini gözlerinin
Çizgilerinde yılların izi derinleşen alnının aldırmayışını
Bozguna uğrayan okşayışını arıyor.

Arıyor çılgına dönüp terk ettiğinde
Tüm dinginliği yalan olan ırmaklarını.

Bilmiyor kaçıncı kez basa basa içine söndürdüğünü
Ardından kopan fırtınaları
Kaç fırtınanın yorgunluğunu yorgun ruhuna kattığını.

Sen bilirsin oysa
Bir rüzgâr üzerine kapatılan kapının
Paslı kilidinde dönerken hangi şarkıyı söyler.

Kim o rüzgârı yıllarca
Senin ıslığını duymayı beklediğin özlemle
Hiç bıkmadan, üşenmeden, yılmadan bekler.

Kuruduydu göz pınarların.
Ufku gözlemekten yorulduydu.
Ah!
Rüzgâr yetişti işte rüzgâr gibi.

Şimdi; estiği kadar yağsa!
Artık; estiği kadar yağsa!
Bu rüzgârın yüreğinde beklediğin yağmur var!

Gebze, 6.3.2009, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Haziran 2016, Sayı:125

SEVMEYİ UNUTANLAR İÇİN*

SEVMEYİ UNUTANLAR İÇİN*

Sevmeyi unuttular
Unuttular insanlığı da
Sivas oldu unutuş
Unutkanlık Madımak.

Oysa biz sevmeyi hiç unutmadık
Sevgisiz de kalmadık hiç
Bu kesin!

Sıcacıktır gülümsememiz
Aydınlanır yüzümüze değen göz
Aydınlanır dünya yansılanınca.

Ah sevgili Behçet Aysan
Sizi yakışları ondan,
Bizi yakışları ondan,
Alışkanlıkları
Kal u belâdan.

Gülmeceden şiire,
Destandan semahlara
Gencinden yaşlısına
Derlenince bayraklar
Gün o gün oluyor
Ay yine Temmuz
Çağ yine kara.

Yıl bin dokuz yüz doksan üçe duruyor
Duranlar seyre
Seyir yangına dönüyor,
Yangın acıya.

Yangın utanıyor yaktıklarından
Yakanlar utanmıyor o yıldan beri
Yalana saklıyorlar zulümlerini
Zulümleri sığmıyor çuvallara
Gerçeğin mızrağı delip geçiyor.

Diyor ki insanlık insan olana
İnsan olan yakmaz insanı ama
Sözdeymiş sizdeki
Anlayamadık!

İçimizde sevgi vardı
Sevgimiz dünya kadardı
Var olanı bölecektik
Pay olanı verecektik
Almadınız;
Dar ettiniz sevgimize dünyayı
Dara çekildi ömrümüz
Yalım oldu, nar oldu, külüne saklandı kor.

Gayri dayanılmaz bu ataşlara
Yazılanlar gelemesin başlara.

Temmuz vurunca ikiyi birin kalbi dağlanır
"Bir incecik duman tüter bacadan"
"Bir de bulut kaynar yine Sivas'tan"
Yananlar yazılır yağmura yaşa!
Yakanlar
"Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!"

Gebze, 1.7.2013, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat,Temmuz 2016, Sayı:126
( * şiir başlığı Behçet Aysan şiirinden ödünçtür. )