Translate

BİR ŞAİR DAHA GİTTİ O BİLİNMEZ ÜLKEYE

 BİR ŞAİR DAHA GİTTİ O BİLİNMEZ ÜLKEYE

Ahmet Ada anısına.

Yedi yıl önce yazdı kitabını kendisi; 'Yoktur Belki Ahmet Ada Diye Birisi '
Belki çokça yok sayılmak zoruna gitti. Ya da yok sayılmak çokça zoruna gitti
Kim bilebilir şimdi, iki yıl var ki o şair de bu dünyayı bize terk edip gitti!

İlk iletişim sanal dünyada şiir sitelerinde okuduğum şiirleri sonrası Facebook üzerinden arkadaş ekleyerek oldu. Sonra ona bir ileti yolladım 26.09.2009 tarihinde. 
Yolladığımda şöyle yazmışım: “Merhaba Ahmet Bey; Facebukta rahatsız olup, evde tedavi gördüğünüzü yazmışsınız. Öncelikle geçmiş olsun dileğim var. Umarım tez zamanda şifa bulursunuz.
Şairler kendi şiirini başkası seslendirince ne hisseder bilmem... Benim şair olmadığım ayrı -yazmaya çalışıyorsam da- ama yazdıklarımı arkadaşlarım okuduğunda iyi hissediyorum… Hele de severek okumuşlarsa… Hele de tam yazdığım duyguyu vererek…. Bir bloğumda saklıyorum onları. Kimisi yayımlandı, kimi henüz şiir bile sayılmaz.
Neyse, yazış amacım şu, eğer izniniz olursa… Benim sesimden kayda aldığımız yedi şiiriniz var... Bilmek istersiniz, dinlemek istersiniz diye düşündüm… Umarım beğenirsiniz… Bir de kendi sesimden, bana ait bir şiiri yollayayım, değişiklik olsun diye :))
(Mp3 kayıttır hepsi, ayrı bir klasöre indirirseniz kaybetmezsiniz bilgisayarın içinde kayıtlı binlerce şarkı, şiir ve bilginin derin dehlizlerinde.)
Bu ülkenin bir başka köşesinde şiirinizi okuyan bir hâkim var, o okurken yurdun bir başka köşesinde dinleyip, kayda alan başka bir hâkim ya da avukat var, yani Elazığ'dan Karşıyaka'ya kadar sesimizi duyurduğumuz dışa kapalı küçük bir radyo ağımız var on beş hukukçu... Kayıtlar profesyonel değil tabi. Ben Gebze'deyim...
Size yeniden geçmiş olsun diliyorum… Sevgi ve selamlarımı yollayıp selamlıyorum Şair dostumuzu, yüreğine sağlık dileğimle…”
Sonra giden iletide eklerin sadece üçünün olduğunu görüp yeniden yollamışım ve ulaştı mı diye de sormuşum ve bana yanıtı yayımlanan kitaplarının listesini eklediği bir teşekkür iletisi oldu… Bir de sadece ikimizin yazışmasında kalmasın istediğim teknik ve etik bir bilgi… Uğraşıp, didinip gerçeği ortaya çıkaramadığı ve ona mal edilen bir şiirin varlığından duyduğu rahatsızlık. Bu sanal dünya kolaycılığı-kapkaççılığı hepimizi rahatsız etmiyor mu? Yani aslında o şaire, o yazara asla ait olmayan şiirlerin ününden yararlanıp onun adına yaygınlaştırılması… Tamamen kötü amaçlı bir kirlilik… Hani “ama gazeteler yazdı” güveninden “yandaş medya pespayeliğine giden bir kirlenme gibi internetteki durum da… İnternet deryasında düzeltilmesine ve temiz bilgi yaygınlaşmasına bir yazılı katkım olacak ondan aldığım yanıtı paylaşmakla. 
“Sevgili Ünsal Çankaya,
İletileri aldım. Çok teşekkür ederim. Emeğinize sağlık. 'Sevdaya İlişkin' şiiri benim değil. Ötekiler benim şiirim. Benim olmayan şiir İnternette yanlışlıkla bana mal edildi. Lütfen silin onu. Kimin olduğunu da bilmiyorum
Hangi kenttesiniz? Kitaplarım yayımlandı. Onları yazmıştım.
İnternetten değil, kitaptan okursanız daha iyi. İstanbul’sa yaşadığınız yer Mephisto’da bulmanız kolay...” 
Daha sonraki yıllarda o birkaç sayfa daha açtı kendine, sürekli takip ettim paylaşımlarını, o da takipte kaldı sayfamı. Yeni çıkan kitaplarını duyurdu bize… İşte o kitaplardan birinin adı insanın kalma isteğini sorgulatıyordu kanımca… Bunun üzerine bir tür yanıt olarak bir şiir yazdım.
Geçmişte kendisine de sanal iletiyle ulaştırdım, bir dergiye yollarım diye açığa koymadığımı da belirttim ona. Sonra birkaç sayı sonrasında kapanmış olan bir dergiye yolladım – Dergi adını şimdi yazmayayım, ama yanılmıyorsam o dergi yayın kurulundakilerce "Yok sayılan biri" olduğunu bilmediğimden yayımlanmadı, unutuldu ya da yok sayıldı ya da belki hiç bilemediğim bir nedenle yanıtlanmadı o iletim. Sonra o bilgisayar göçtü, insan yazdığı neleri yitiriyor böyle sanala yazdıkça dedim… Neyse ki ileti geçmişinde yollandığı tarih ile duran bir şiirdi o şiir. Üstelik de sadece o tarihte henüz okunmayan ama yeni kitabının adı için bir şaire adanan bir şiirdi.
Ölüm yıldönümü gelince o şiiri ve derginin kapanmış olduğunu, orada yayınlanmayışını, iletimin yanıtlanmayışını… Benim bir şiirim vardı diye anımsadım ve ileti geçmişinde arayıp buldum onu.
Her şair ya da yazar için kimliği hakkında ve şiiri hakkında yargıyı tarih ve okur verecektir elbette. Anımsayarak ya da unutarak. Ben kişisel olarak unutmayanlardan olmalıyım dedim. 
Herkese olduğu gibi, her zaman olacağı gibi tarih keser bileti; anılmaya, unutulmaya. İnsanı yaşarken bir kesim insanın yok sayması umursuyorsa bu konuyu eğer o insana en büyük ceza olmalı. Ahmet Ada sanal dünyada izlediğim o tartışmaları ve yok saymaları umursadı mı bilmiyorum, tanışmadık gerçek dünyada. Soracak denli yakın değildim ki sanal dünyada.
Bir dergiye yollayınca başka bir yere göndermek istemediğim için arşivime kalan o şiirimi koyuyorum aşağıya ilk şiir olarak.
Adına ithaf etmiştim zamanında, elbet bu kez 19 Mart ölüm yıldönümünde gerçekten anısına olacak, bir başka şiir daha ekledim anmak için ilkinin yanı başına. 
Bir dosya yapılırsa ardından, seven ve anan dostları ya da edebiyat tarihine kalmalı diyen bir edebiyat insanı saklarsa dergisiyle, hakkında yazılanları toplayan bir başkası bir kitap yazarsa “hangi şiir aslında onun değilmiş” konusundaki yazışmamız ile benim hissettiklerim de içinde yeri olur umuduyla yazdıklarım yazılı bir dergide kalsın istedim bu nedenle.

Şairin gittiği yer ışıklı olsun, rahmeti çok olsun diliyorum.


ADA' YA DÖNMEK
( Ahmet ADA' ya saygıyla)

Nasıl güzel bir sesi var şiirde
Sakladığım
Sesime.

Yüreğime ışık veren
Şiiriyle bekliyorum zamanı
Geçiyor, geçip gidiyor üstelik
Ellerinde kaç ülke, kaç dil, kaç müzik var
Anladığım, unuttuğum, konuştuğum, yazdığım.

Kalan bir sonbahar, bir yalnızlığım
Üçüncüsü ben.
Nasıl da öksüzüz böyle hepimiz.

İnanması zor, ama gerçek
Kırlangıçlar gidince oluyor bunlar
Kırlangıçlar gidince.

Unutuşu oynayalım,
Sırayla masal anlatalım,
Kandıralım kendimizi, kandıralım zamanın ellerini,
Kandıralım yağmurları, karları, tüm poyrazları,
Kandıralım "Bir Ada Hikayesi" yazan Yaşar Kemâl'i
Su içsin karıncalar.

İnandıralım "Ahmet Ada var mıydı" diyen şairi
Vardır öyle bir Ahmet, dili hiç geçmeyecek
Ve ömrüne bereket.

Şiirini okuyalım sırayla,
Yenelim korkuları, yenelim karanlığı,
Yenelim ormanları, gölgeleri, dağları saklayan zamanları
Nasıl da üşüyoruz böyle hepimiz.

İnanması zor, ama gerçek
Kırlangıçlar gidince oluyor bunlar
Kırlangıçlar gidince.

Haydi adaya dönelim, hepimiz, adaya,
Nasılsa biter mevsim
Döner gün, devran döner,
Isınırız.
Güneş olsun içimiz "kırlangıçlar dönünceye dek".

Gebze, 30.1.2011.

ÖLÜM ve ADA

Kalabalık ortasında ölüm belki kaybolmaktır,
Belki gitmek yalnızlığa, belki varmak son adaya.
Kabalıktan tiksinmektir, yaralanıp, çok incinmek,
Kırılmaktır sır tutmayı bilmeyen kör aynalara.
Kaybolmazken kuytularda, titremek dil ayazında.

Gerçek göreceliyken, algı yönetilirken
Kendi fırtınasında herkes kendine ada.
Hoyratlıklarla dolu yıkılası dünyada
Bir yudum su gibidir ulaşılan mutluluk
Yitiriliş ardına aramaktır, daima.

Oysa ruhunu kurtarmak yetmeliydi insana
Düşmana yenilmeden, yanılmadan dostuna.
Çünkü ada yalnızlıktır sonsuzluk arayana
Ölüm yatağını sunar az hüzün çok umutla.

Gebze, 19 Mart 2018, Ünsal Çankaya

EKİN SANAT Edebiyat ve Düşün Dergisi,
Temmuz-Ağustos-Eylül 2018-Sayı:150,151,152