Translate

İLLE DE ODUNUM HA!

İLLE DE ODUNUM HA!

Sadece türkülerle değil…
Doğduğun yer duyduğun, okuduğun bir söz, bir deyim ile de gelir aklına…
Küstüğüm dağın kırk yıl odununu yakmam demiş atalarımız…
Ataların sözüne şapka çıkartılmalı.


Çokça fırsat çıkar uygulanmaya. Yine de kırk boğumda ince hesaplanmalı.
Bir şans daha verilir odunu da parası da umrunda olmayana.
Yanlışından caymayana yer verilmez ömürde..

Bazen insan kırılır. Yıllarca sürer küslük. Özürle gelir barış.
Kimi insan nobrandır, hem kel hem fodul odur. Özürden nasipsizken kan besini kavgadır.
Derecesiz utanmaz. Bencillikte zirvedir. Utanmadan çizdim der cehalet eğrisini.
Kazandım zannettiği Challenger çukurudur

Yeri gelir, denk düşer, söz öze uymasa da mesele uyar denir.
Zaman olur dem gelir, kalk der masal perisi, bak hele yerinde mi?
Odu yerinde mi dağın? Odunu yerinde mi? Cinleri içinde mi?
Yerindeyse yakalım… Bir kez seyre duralım.

İlle de odunum der o tipler mesellerde. Odunumun parası der cehaletin irisi.
Görülmez ki bir kez olsun umarsıza el verdiği dünyada, yardımına muhtaç olsa yüce dağın başında.
İlle de odunum ha, ille de parası ha, ille de ben derler hep.
Ölsen bile gam değil, odunum evvel derler.

Gözüm o söze ilişti. Aklıma geldi biri.
Yerine yeller esmiş, köpürmeyi deniyormuş, boşuna efelenmiş.
Çoktan silinmiş meğer, görülmüş, bilinmiş, bildirilmiş…
İnsanlıktan nasiplenmiş değilmiş.

Dağ mı? Odun mu? Halden anlar insan mı? Değil! Değilmiş dedim ya.
İnek dağa kaçmış, insan çukura, dağ dediğin yanmış kül olmuş, bitmiş.

Gebze, 27 Kasım 2018, Ünsal Çankaya.
Afyon Kültür Sanat com, 23.12.2020.