Translate

Kurşun kalem Dergi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kurşun kalem Dergi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ALIŞKANLIK

ALIŞKANLIK

Öyle verdim ki sevgimi
İstemiyormuş gibi alışın
Bembeyaz keserken avucumu
Tırnak uçlarım
Yenilmiş
İm.

Yorgunum.

Di'li geçmiş zamanlarla
Anlatılmaz o yorgunluğum.

Yankılara gebe kırgınlığıma
Uçurumlar doğuruyorum.

Bozgunumu
İçimde başlatıyorum;
Yaşıyor sayılırken
Mecburiyetler çıkmazında
Beni unutsan diyorum
Unutsam seni.

Unuttuğunu
Unutup sevdiğimi
Kalbime bir şiir sürüyorum.

Çıt ediyor bam telim;
Başka bir dünyaya uyanıyor
Güneşli bir pazarın sabahı oluyorum.

Çömelip kerpiç bir duvarın alnına
'Bu kış da ölmedik!' diyen ihtiyarların
Bahtiyar mahmurluğuyla
Gerinip, kasılıyor,
Tutup sana yazılmış şiirlerimi
Bana yazmışsın gibi okuyor, seviniyorum!

Gebze, 5.3.2013, Ünsal Çankaya.
Kurşun Kalem, Ocak, Şubat 2014, Sayı: 27

KAÇAK

KAÇAK

Yokum deme,
Kayboldum deme,
İzin kalır bir çığrada.

Geçtiğin yol bulunur.

Kuş diliyle, sis diliyle, rüzgâr diliyle
Yokluğunu imlerken varlığın doğrulayan
Aşk diliyle, sus diliyle, küs diliyle.

Gittiğin yer bulunur.

Yokum deme,
Kayboldum deme,
İzin kalır gözlerinde.

Baktığın yüz bulunur.

Hoş diliyle, yaş diliyle, ah u zâr diliyle
Yokluğun doğrulanırken varlığının imiyle
Kendinden kaçabilir misin söyle?

Gebze, 21.1.2013, Ünsal Çankaya.
Kurşun Kalem, Edebiyat Dergisi, Mart-Nisan 2013, Sayı;22

AYIŞIĞINDAN ŞARKI

AYIŞIĞINDAN ŞARKI

Zemheriyi unutma kalbim, unutma
Buz dağlarını, orda saklanıyor çünkü
Gelecek, arkasında dalgın bakışlarım
Duracak, sevinç olacak avuçların

Zemheriyi unutma kalbim, unutma
Zaptedilmeyen güneşleri, bekle
Ayışığıyla geceleri, yıldızlı dostlukları
Eskitmeyen bağları, unuttuğunda
Eridiydi biliyorum, su olup umutların

Zemheriyi unutma kalbim, unutma
Titrediğini kuşların, uçan karların
Beklediğin bir gün diyen o yarın
Uzaklaşıyor, yaklaştıkça son
Üşüdükçe üşüyor ömrüm
Korkarım

Korkarım unutacaksın ne söylesem
Geçip gittikçe yıllarım, unutacaksın
Ağladığını şarkıların, unutacaksın.

Gebze, 17.1.2012, Ünsal Çankaya.
Kurşun Kalem, Edebiyat Dergisi, Eylül, Ekim 2012, Sayı:19

NERDESİN ?

NERDESİN ?

Karanlık ağırlığıyla basıyor dağlara
Dağlar direniyor ay ışığıyla
Yıkanan durgun sularda

Yakamoz

Yalım yalım yükseliyor ufukta
Yosunlara tutunuyor,
Yosunlarda hayata

Bozkır ayazı ellerindeki
Bozkırın ürperen yalnızlığıyla

Tek eksiği mavilik
Hep eksiği mavilik
Gecenin ortasında

Haykırıyor adeta
Ay ışığıyla yansılanan sulara
Gökyüzümün mavisini kim aldı
Gökyüzümün mavisini kim çaldı
Nasıl yaşanacak karanlıklarda?

Gebze, 22.1.2012, Ünsal Çankaya.
Kurşun Kalem, Edebiyat Dergisi, Eylül, Ekim 2012,  Sayı:19-20

(Şiir derginin 20.Sayısı'nda TEKRAR yayımlandı.
Orijinal biçime uygun yayımlanmış olması mükerrerliğin nedeni değil, iki başka şiir yerine yayımlandı hata ile. Yayımcı-editör-şair Mine Ömer üzüldü hata için, sağlık olsun demek içtenlikle verdiğim yanıt... Öyle ya... Sağ oldukça yenileri yazılır ve yayımlanabilir... Düzelebilir her hata sağ isek...)

Bu şiir "Mavi gök orda mı?" diyen Cahit Zarifoğlu şiirine de bir göndermedir aynı zamanda.
Çalınmasa... Aramak zorunda kalmazdık gökyüzümüzü...

AH

AH

Kerpiçten evler
Depremi beklemiyor
Öze dönerken

Karlar altına
Saklanacak ölü-m-ler
Mevsim biterken

Veren ve alan
Tanrı diyecek yine
Oyda seçerken

Ah benim halkım
Bilim nedir bilmeden
Ömrü geçerken


Gebze, 28.10.2011, Ünsal Çankaya.
Kurşun Kalem, Edebiyat Dergisi, Mart Nisan 2012, Sayı:16

HOŞÇAKAL SONBAHARIM

HOŞÇAKAL SONBAHARIM

Aldandım, yine aldandım
Çiçeklenip meyveye dönülecek sanmıştım
Sen dalımın ucundan her kırışında
Yaprak yaprak döküldüm umutlarımdan
Sessizce gidiyorum

Sen baharımdın

Umutlarım
Umutlarım

Yazık
Umutlarıma

Çok yazık oldu
Mutlu oldulardı doğumlarında
Nasıl maviydiler avuçlarımda

Şimdi yaralar
Derin
Kurumaz kabukları
Delik deşik her biri

Geldik bir handı dünya
Geldik yaşlarımızla
Gidiyoruz aşklarımızla
Yaşanmış yaşanmamışlarımızla

Yol uzun yol hesapsız
Aşk kısa ömür kısa

Kaç eşik geçildi kaç kapı
Açıl dedim açıl, açılmadı
Ah bu susam hep masaldı

Haramiler kesti yolu
Ali baba Ali baba
Seslen artık mağarana

Kapan susam kapan
Kapan susam kapan
Kapan susam kapan

Kapansın yüzümüze
Yüzümüz yok yeniden istemeye
Sesin gür çıksın ses olsun dünyamıza
Yankılansın dağlarda

Uçurumdayım hâlâ umutlarımla

Hoşçakal maviliğim hoşçakal
Artık gidiyorum senbaharımdan
Artık gidiyorum sonbaharımdan

Gebze, 20.4.2012, Ünsal Çankaya.
Kurşun Kalem, Edebiyat Dergisi, Temmuz, Ağustos 2012, Sayı:18

SON PERDE

SON PERDE
(Mustafa Seyhan Erözçelik Anısına.)

Göçüp gittikleri yer daha güzel olmalı bu dünyadan
O kadar çok, o kadar sık göçer oldular
Haber bile vermeden artta kalanlarına.

Bir şair daha göçtü, bir şair daha
Bir şair daha!

Göçsünler!

Göçmek bir şey değil
Düşüp kalıyorlar toprağa
Dalıyorlar
Top atılsa uyanmaz uykulara

Varıp yattıkları güzel olmalı sak uykumuzdan
O kadar çok, o kadar sık yatar oldular kan uykulara
Belki daha güzel rüyalar var akıllarında

"Rahat uyu şair!" dedim ilk duyduğumda
"Göçümü verdin öte dünyaya?"
Şiirinde yaşattığın Bartın ağzıyla

Bir hayal perdesidir ömrümüz oysa
Yaşadığımız değil, öldüğümüz hiç değil
Bir gün sönüyor arkasındaki ışık
Soluyor herde

Hayallerimizle gidiyoruz bir başka ömre
Ellerimizi saklıyoruz son 'düello'ya
Narinliğiyle
Kavgada yüreğimiz pek, şiirimizse keskin
Zehriyle
Labelladonna değil Seyhan
Güller bitecek toprağımızda, güller
Unutma Beni' ler bir de içli maviliğiyle

Budur son dileğim o sonsuzluğa
Budur son perdeye yansıyan düşüm
Gülüşüm bir de.

Gebze, 25.8.2011, Ünsal Çankaya.
Kurşun Kalem, Edebiyat Dergisi,  Ocak , Şubat 2012, Sayı:15

DERİN

DERİN

Bir dal gibi uyumluyuz doğayla, bir taş gibi aykırı
Boyuna saklıyoruz yanılgılarımızı renklerin çoğalan solgunluğuna
Anlamların o yasak kuytularına, unutulan sözcükler dağarcığına
Yalanlar yılanları zehirliyor, yılgınlıktan kurtulalım dedikçe
Bukalemun kuyruğuna tutunup, ağırlığımızı sınıyoruz boyuna

Ah!
Kurşunlanmış kuş,
Delinin elinden savrulmuş
Taş.
Gibi düşüyoruz yalnızlık kuyusuna
İçimiz buz.
Kırılıyoruz.

Derin!

Gebze, 7.11.2010, Ünsal Çankaya
Kurşun Kalem Dergisi, Ağustos 2011, Sayı:12

BİL Kİ

BİL Kİ

Maviydi, yıldızlıydı, güzeldi gece
Ellerin elimdeydi
Çaldım o anı
Yüreğime

Sıcaktı

Sımsıcaktı İda
Bir rüzgarı bekliyordu gün
Ayışığının yıkadığı karanlığından
Sesini alıp getirmek için beklediğine

Esti

Estiğince esti delice
Bulutları savurup, dağıttı kederimi
Bir umut daha koydum şiire
Bir umut daha
Sevgiye

Büyüdü

Romeo Juliet'e, Aslı ise Kerem'e
Böyle sevgi büyütmedi içinde
Bir gün için, bir an için

Mayalayıp ömrüne

Sen de susma, de haydi, söyle,
Seviyorum de seviyorum
Bir kere!

Gebze, 29.9.2011, Ünsal Çankaya.
Kurşun Kalem, Ocak - Şubat 2013, Sayı: 21