Translate

MUTSUZLUK TUZAĞI

MUTSUZLUK TUZAĞI

Sevgisizlik öyle dipsiz bir kuyu ki.
O karanlık kuyu kurumuyor sevgide yunup, arınmadıysa. 
İçini çekmek mümkünsüz, aydınlatma çabaları boşuna.

Düşen kurtulmak yerine çevresine taş atıyor boyuna.
Mutsuzluk yoldaşı onun, işte böyle doğuyor, kuyunun ortasına.

İki dert de şifa bulmaz, insan kalbi sevgiyi bulmadıkça.

Bu iki kuyuyu iç içe geçirme becerisi olanlar hasetlik şemsiyesi açıyor sevgi çağrılarına, uzatılan eli kırıyor tutunmak, çıkmak yerine, iplerle boğuyor yardıma koşanları, ne tünel arıyor kurtuluşuna, ne kürek takıyor kurtuluş sandalına.

Çöküyor dibine karanlığın. En koyusuna.

İşte bencillik orada başlıyor. Sorumsuzluk da.

Ne kendini ne başkasını sevmeyen, sevenleri, mutlu olanları da kıskanıyor galiba.
Kusur hep çevresinde, nasıl sevilmez acep o muhteşem kişilik? Derman yok onda derde, ne iğneye dokunur, ne değer çuvaldıza.

Hasetlik pabucu giyip, çirkefini sıçratıyor attığı her adımda, zevk alıyor, zil takıyor eteğine insanları mutsuz edip, yaşamı onlara zindan kılınca... Durmuyor, istemiyor durmayı.
Besleniyor, doymuyor kırdığı kalpler ile.
Hep daha çok, daha çok...
Kötülük gelsin diyor.

Belki de bir tuhaf mutluluk düşü kuruyor bu arada, madem kimse sevmiyor onu, kendisinde sevgisizlik dizboyu...
"Öyleyse eşitle çevreni!" diyor olmalı kuyu, "Eşitle, kendi mutsuzluğuna!" Üstelik "Tüm gücünü harca bu hedefin uğruna. Keyif al bundan, asla pişmanlık duyma.!"

Bu yüzden: "Sakın ha kimseyi kayırma!" diyor olmalı o sevgisiz kalp, "Kimseyi ayırma, kimseciği kollama!".

"Ana deme, baba deme, kardeş deme, evlat deme, eş deme, dost deme, hısım akrabadan geçtim tanıdık, tanımadık herkesi kır, incit, dilindeki küfrü, o devasa bedendeki kaba gücü sakın boşa harcama!"

"Mutlu kimse kalmasın. Sevgi tomurcuğu da."

"Çukurun bir namusu var, daha aşağıya düştüysen artık bunun sorumlusu kendin değilmiş gibi saldır tüm insanlara, paramparça et kırılgan kalplerini. 
Hepsini çek kuyuna... Daha da çirkef ol ki... Çektiğinde gelmeyene yaşanacak temiz alan bırakma..."

Bu tuhaf mutluluk ya da mutluluk düşü uğruna yaşamınızın her anını denetleyen, diliyle, bakışıyla, eliyle, kaba gücüyle, bencilliğiyle size ve sevdiklerinize zarar veren bu kuyulardan insanlardan uzak durun diyeceğim umar sayarak...

Hiç olmasa diye değil, böyle kötü olmasaydı diye çaresizce umarak...

Yıldızlar kayarken gökyüzünde "sevgiyle dolsun o kuyu, sevgiyle yıkansın suyu, kurtulsun şiddetinden soyu sopu!" dileğini salıyorum evrene. Meteor yağmurları yağarken dünyamıza...

Umarım mesaj ulaşır, kuyunun aynası parlar, ışığı balkır sevginin, mutluluk kurutur suyu.
Düşen her taş, insanlığa yükselten basamaklar olur da...
İçine düzen zavallı paylaşmayı bulur çıkar.

Olmazsa... 
Kırılsın o eller. Çürüsün o diller. Çöksün o kuyu. Kimseler düşmesin o karanlık tuzağa.

(Dip Not: 2017 yılında, 11-15 Ağustos tarihi arasında dünyaya otuz beş yılda bir görülebilen ve saatte ortalama altmış taşa karşılık gelen meteor yağmuru indi… Tüm medya bu haberi verdi de… Kuyunun dibini gören olmadı… Dibindeki kararıp kalan kalbi de tabi.)

Gebze,15.8. 2017. Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat
Aylık Edebiyat ve Düşün Dergisi
Eylül 2017, Sayı:140