Translate

ANNEM

ANNEM

Demiştin ki yıllar önce ikinci görev yerime giderken; “Analar ağlar kuzum, işte bu sana ağıtım, yaz bir kâğıda.”

"Kar mı yağmış şu Mardin'in dağına
El attılar ciğerimin bağına
Ünsal'ım gidiyor Gercüş eline
Ben sana dayanamam hey aslan kuzum,
ağlaya ağlaya kör olur gözüm..."

Yazdım, kayda aldım, okudukça yandım, dinledikçe ağladım.

Gurbetti, uzaktı, uzak!
Uzak ki hiç bu kadar uzak olmamıştı uzaklığında, ne yapsam oradan yetişilmiyordu sıcaklığına.
Geldim, morg çarptı suratıma. Küskünüm gayri hastane morglarına.

Geldim, ardımda kaldı derdim. Her taşına selam olsun Mardin'in, şiirini bulup geldim kalbimin.
Sevgilerimi alıp geldim, mayaladım ömrüme.
Canıma can kattım kabardığında.

"Bağbozumu" şiirimle gider şimdi sevgim gümüşü telkâri kuşaklarına.
Kara gözlü çocuklarına, sarışın kızlarına, esmer oğullarına, arabına, kürdüne, süryanisine.
Ezilen üzümüne, soğuyan şarabına.
Dicle'yi kavrayan ovalarına, ah o taşı taş kılan ustalarına, dünyayı kardeş tutan insanlarına...

Geldim, evlendim, bebelendim.

Anneler günü hep sensiz geliyor, yirmi üç yıl oldu ben de anneyim, ama yirmi dört yıl oldu annesizliğim. Ah annem! Anlatılmaz çaresizliğim, anlatılamaz sana özlemim.

Baksan bana; “üzülme kuzum desen, üzülme! Güzel Allah’ım görür kulunu, derdini verdiyse verir dermanı, üzülme sakın, kıyamam sana!” Üzülmezdim dertlere.

Baksan bana, desen ki: “Haydi gül, gül bakayım, o güzelim kahkahalarla, şenlensin içim, haydi gülelim!” Hiç bitmezdi kahkahaya takılı kalan sesim.

Annem! Ah canım annem, özledim seni, özledim, nasıl da istiyorum dokunmanı alnıma!
Yangın bu yüreğimdeki, koca bir yangın bendeki bu yokluğun!
Kor oldu, küllenmiyor bu ateş, dağlıyor, yanıyorum harında!

Ah uzansan, dokunuversen alnıma dudaklarınla, seni her aradığımda uzansan, uzanabilsen bana.
Hiç bunalmam, ağlamam, daralmam da bir daha!

Gebze, 10.5.2013. Ünsal Çankaya.

TMOLOS Edebiyat
Mayıs 2017, Sayı: 62