Translate

GEÇİP GİDEN 2012 YAZI İÇİN NOTLAR


2012 yaz bir türlü gelmedi derken aniden gelip-geçip gitti bile.
Gidip te dönmemek var diye korkarım her gidişten...

Bu kez sessiz sedasız gidip döndüm...
Dinlendim.
Sevgili dayıcığım da bir yıl daha yaşlanmıştı .
Enerjimiz azalıyor git gide...

Onu şekeri kırk üçe düşmüş ve sözcükleri anlaşılamaz halde bulduğumuzda aklım çıkacaktı .
Ambulans... hastane... serumlar... sonra rahat bir nefes... sekelsiz atlattık bu arbedeyi...

Şimdi yatağının başucuna bir kutu çikolata koyup geldim o şeker hastasının... yükseği bir dert... ama düşmesi daha büyük....

Tatil mi... yaptım... Onun yanındaki huzurum var ya... Beş yıldızlı hiç bir yerde bulamadığım tek şey... Onun bana bakışı annemin bana bakışı gibi... Konuşmadan anlaşıvermek her işte...

Gencecik üç meslektaşımla tanıştım. Selin, Özgür, Özge. Ve sonra Selin'in kuzeni Merkez bankacı Esin ile... Her zaman olduğu gibi dayımın deyimiyle bizim kız Hanife ve Aydın'la birkaç kez araya geldik ve çok güzel geçti zaman birbirimize takılarak öylece.

Dayımın kızı Z Deniz ve kocası Deniz'le beraberlik ise çok hoştu.
Hepimiz... yani Aydın ve Hanife, Özge-Selin ve Özgür ve Z Deniz, Deniz ile bendeniz bir araya geldiğimiz için çok mutlu olduk...

Mehmet Özkan ağabeyle yeniden görüşürken kızı Burcu Zeynep'le ve yeğeni şair kardeşim Bilge Ay ve onun da güzel oğlu Deniz ile sanaldan gerçeğe dönüştü kavuşmamız ve yüz yüze tanıştım...

Tam 36 yıl sonra lisedeki felsefe öğretmenimle( Fevzi Sandal) buluştuk aynı anda, çünkü Mehmet Özkan ağabey de onunla aynı yerlerde öğretmen olarak çalıştığından ilk sorduğumda tanıyorum demiş ve selamlarımı iletmişti zaten...

Dönüşte öyle pek sağa sola uğramayı sevmeyen eşim Muzaffer'i bir de kırk yıllık arkadaşlarımın evine uğramaya ikna ettim ki... Ayşe ve Abdil, kızları-damatları ile karşıladılar bizi ve bu kısacık buluşmayla sevinç yumağıyla örülmüş oldu dönüş yolumuz...

Bursa'da oğlunu kaybeden Cumhuriyet savcısı arkadaşımıza uğramak niyetimizse yarım kaldı-onlar da yenice ailesi ile bayramlaşmaya İnegöl'e geçmişlerdi. Adalet Org Bursa buluşmasına bıraktık görüşmeyi. Kalan tek oğul Batuhan tam burslu Bilgi Üniversitesinde iç mimarlık kazanmıştı ki... bu tüm yaşananlar arkasından ortalama bir teselli ikramiyesi gibi... Kutladım... İçlerindeki sızıya bir ilaç olur belki...

Çok kitap aldım ve çok okudum çok...
Hele bir kitap var ki... sahilde... tek başımayken... adımı gördüm içinde... Kardeş Günlükler 167.sayfa. Yazarı Gültekin Emre.

Bu müthiş güzel bir duygu... İnsan beklemediği bir anda adıyla karşılaşıyor kitapta... İşte o an ve sonrası ise insana çok güzel hisler yaşatıyor... Savaşa karşı kadın şairler seçkisinde (86 kadın şairden 137 şiir içeren "Güneşi Öpmek İçin" adlı bu kitabı Arzu K. Ayçiçek ve Zübeyde Seven Turan-EKYAZ( Egeli Kadın Yazarlar) adına çıkartmışlardı.) niçin adımın yer almadığını anlayamadığını soruyordu yazarı Kardeş Günlükler adlı denemeler kitabında... Gülseli İnal, Nilgün Marmara ve Pelin Özer' de alınmamıştı üstelik kitaba.(Bunun nedeni Ünsal olan adımın hep bir erkeğe ait sanılmasıdır belki de, ama bunu nereden bilsin edebiyatçı-şair Gültekin Emre ağabeyim...)

Sevgili Cengiz dayım; ilkokula başlamadan onun her gün eve getirdiği Cumhuriyet ile okumaya başladım. Yüzlerce kitabını, dergisini okudum bizde kaldığı günlerde ve sonra ayrı bir eve taşındığında bile... Onunla ve evinde zaman geçirmek kırk yılı aşan bir alışkanlığım... Gurur duydu adımı görünce... Şiirlerimi okuyup-beğenisini paylaştığındaki sevinci yaşadım yine... O çok sağlam bir Türkçe-edebiyat öğretmeniydi emekli olmadan önce... Emeğiyle ilk öğretmenim benim.

Bayramın ilk gününü onunla geçirdiğimiz için de çok mutlu oldu... Hele ayrılmadan Aydın, Hanife ve yeğenleri Efe de gelince, ev çoluk çocukla şenlenmişti keyifle... Arkamızda hüzünle bırakıyoruz her yaz... Dileğimiz yeni senelerde de böyle görüşmek üzerine... Hep inşallah diyoruz ikimiz de... İnşallah.... Ömrümüz izin verdiği sürece...

İşte... Tatil bitti ve yeniden evdeyim... Alerjilerim ve ben... Değişen bir şey yok.

Ülkemizde değişen bir şey olmadığı gibi kötüye giden şeyler can sıkıyor...
Kan...Terör kan içmeye devam ediyor... Yönetenler ise emperyalistlerin oyunları ile kendi çıkarları için buluştukları o kara noktada üretilen safsatalarla yarattıkları yeni düzen dünyasında iyi insanları-üreten insanları-emek ve değeri bilen insanları... yani aydınları biçmeye!

Gebze, 21.8.2012, Ünsal Çankaya

DİP NOT; Bu notları yayınladığımda sağ olan Asuman Üçöz ağabey bir dahaki yıl "Bursa'yı da atlama!" demişti, Mehmet Özkan ağabey ise son paragrafı okuyup, "Sözümüz kalmadı yine!"... 
Facebuk notlar alanında herkese açık yayınlanmayanları artık göstermiyor bana bile, sadece bana yayınladıklarımı ise düzenleyemiyorum herkesçe görünsün diye.
Bu yüzden oradan alıp, bloğumda bir sayfaya koyayım bari dedim... Unutulmasın hem, hem de hisse alan olur belki okuduğunda, tarihe düştüğümüz minik notlardan.
İşte bu dip notu 2021 Ağustos 21 dediğinde eklerken o ikisi de çoktan çekip gitti dünyadan. Okuyup beğeni koyan ağabeyim ve Turabi dahil başka yakın ya da sayfa arkadaşlarım da...
Terör dünyada hız kesmedi, bizim yöneticilerse şimdilerde Irak ve Suriye batağından sonra Afganistan ve Taliban batağına kol kanat germek niyetinde...
Aklımız almıyor olanları,,. Kalbimiz anlamıyor bunca aymazlıkları.