Translate

DÜŞÜRDÜĞÜN ÜNLÜLER KADAR DARALT SÖZCÜKLERİNİ



DÜŞÜRDÜĞÜN ÜNLÜLER KADAR DARALT SÖZCÜKLERİNİ

Hangi ünlü?
Hangi uyum?
Yazarken veli olduğum, okurken deli olduğum.
Yazım kurallarından ne kadar haberdarız?

Hangi sözcük nasıl yazılır, hangi ek ayrı ya da mutlaka bitişiktir?
Hangisi bitişikken sert ünsüz ile biten sözcükte sertleşir eklenirken?

“Hayır mı şer mi?” diye sorarız genellikle bir haber vereceğini söyleyene. Sadece “hayır mı?” derken, yüz yüze isek, mimiklerimiz onu “ne olur iyi bir haber olsun!” dileğimizle tamamlar zaten. Sorunum şuydu, “hayır mı?” diye sorulduğunda yüz yüze değiliz ya yazarken, acaba nasıl yazılmalı o tamlama? “Hayır mı!” dediğimizde acaba “kabul etmiyorsun demek!” diye mi anlaşılır o soru… Cümlenin gelişine ya da gidişine göre anlaşılır mıydı yoksa “hayırlı haber olsun!” isteğimizi içeren bir “hayır mı?” sorusu.

Sahi, o sözcük grupları (hayır mı şer mi? ve hayır mı?) birer tamlama mı?
Mutlaka hepsi aynı anda mı kullanılmalı?

Takıldım kaldım.

Google bilir dedim, sordum, ayrı ya da bitişik, ama hepsini aynı anda yazmış onlarca istihare sitesine yöneltti beni… Dini sitelerde dil bilgisi, hele de Türkçe yazım bilgisi çok ender olarak uyulan kural ve de bulunan bir hâl. Açmadım bile linkleri. Şimdi başka bir şey ararken hangisi doğru ve hayırlı diye istihare önerirler kuvvetle muhtemel ki. Bilim yolundan sapmamaya ant içtik biz ta çocukken. O yüzden bilimsel açıklamalar bulmalıydım.

Sonra 2014 yılında güncellenmiş TDK Yazım Kuralları Belgesi’ni buldum ve daldım içine. TDK Türk Dil Kurumu olarak açılır. Eskiler bilir TDK ve TTK (Türk Tarih Kurumu) bir devlet için, bir ulus için çok önemli bu konuların araştırılması bilimsel yoldan yapılsın diye bizzat Atatürk tarafından kurulmuş kurumlardır ve özerk bu kurumlar aynı özerklikte çalışabilsin diye Atatürk malvarlığının bir bölümünün gelirini bu kurumlara her yıl aslı korunup, neması aktarılabilsin diye İş Bankasına ve idaresini de Cumhuriyet Halk Partisine bırakmıştır.
1982 yılı 12 Eylül darbesi sonrası ise bu özerk kurumların başına geleni başka bir zaman yazan biri olur belki.

Neyse…
Önce Kanun’da i önce iken ı harfinin söyleyişte öne geçip, kullanımda da sıralamanın ı, i olarak takip eder şekilde yazıldığını gördüm; bu bilgi geçenlerde bir bilgi yarışmasında bilemeyen yarışmacıyı şampiyonluktan etti.

Ben de olsam bilemeyecektim dedim. Çünkü o güne dek yanlışı ben de doğru biliyordum ve hiç aklıma gelmemişti öğrenmek, bilgimi doğrulamak. Çünkü yanlışın doğru gibi hüküm sürmeye başlamasının nedeni ‘Harf Kanunu kabul edildi!’ tarihi bilgisinin ardındaki yirmi dokuz harfin o Kanun’daki sıralanış keyfiyetini hiç bilmemek… Oysa “kanunu bilmemek mazeret değildir” der ceza kanunları. Anayasal yurttaşlık bağı olan herkesin daha Resmî Gazete ile yayımlandığı gün o kanundan haberdar olacağını varsaymaktadır.

Şimdi bu yazıda kimi sözcüklerin başında büyük harf var. Yanlışlıkla cümle arasında büyük harf kullandım sananlar olmasın.
Öyle yazılması gerektiği için öyle yazılır bazı sözcükler.

Sözlüğü okumaya en baştaki kurallar bütünüyle başladım ya, sırada okunuşlar konusu var.
O yüzden; sesleri, okunuşları, ünlüleri ve dar, yuvarlak, düz ve geniş ünlülerin yazımda kuralına uymayan hallerini okuyorum.

Bazı sözcüklerde ünlü düşmesi oluyor deyince… Defalarca düşürüp yazdığım sözcükleri düşündüm… Aslında çoğu yazım kuralını ben zamanında doğru öğrenmişim…
De ve da için ve dahi anlamındaki da hep ayrı yazılır ve hep de da ya da de olarak yazılır konusunu çok iyi biliyormuşum.

İçinde, dahil anlamı veren ve bitişik yazılan de ise sert ünsüz sonrasında sertleşip de ve da olmak yerine te ve ta oluyordu.

Ne kadar çok hukukçunun, edebiyatçının, gazetecinin ve başka meslekler içinde mesleki ya da edebi konularda yazıp çizen çoğunluğun bu kuralı bilmediğini görmek mesleki olarak yıllardır rahatsız eder beni.

Ama aynı hatanın edebiyat dünyasında az olacağını düşünürdüm nedense. Hiç olmayacağını düşünmeliydim oysa değil mi? Az olmalı deyişimin nedeni okuduğum kitaplardaki bu olmaz, yanlış yazılmış diye gördüğüm yazım hatalarını baskı hatası sanmamdı elbette.

Neyse… Yazım Kuralları uzun… Ben yeniden öğrenmenin, bilgi pekiştirmenin henüz başındayım.

İlerledikçe aklıma daha önce takılanlar ile birleştirip bu konuda yazılar yazmayı sürdürebilirim belki…

Belki bu kadar yeter der, bir nokta koyarım bu yazıyla…

Çünkü en azından yazım kurallarının önemi ve doğru bilgiye ulaşılacak adresi işledim zaten içeriğe… Dileyen aynı yolla araştırsın, hazıra konmak unutturur, bizzat araştırmak ise harcanan emek kadar meyve verir zihnimize.

Bu arada; En son göz atmada kısa bir bilgiye ulaştım, asıl sorunumu henüz çözecek bilgi değilse de… Sanıyorum ki tek başına sorduğumuzda “hayır mı?” o bir cümlecik olarak tek başına yer alacak satırda… Kalan, sıralı ve bağlı bir cümle ile beraber soruyorsak… Soru işareti en sona koyulacak…

Şimdi kapatayım da belgeyi, kaydedeyim kocaman başlığıyla…
Yarın, sonraki bir gün, ay, yıl…
Artık ne zaman olursa konuyu ele alırım yeniden, belki de almam…
Kim bilebilir ki bu belirsizliği ya da kesinliği?

Gebze, 20.4.2020. Ünsal Çankaya.

AFYONKULTURSANAT COM, 20.4.2020.