Translate

KISA BİR HUKUK DERSİ - KİMİN MALINI KİME VERİYON AĞAM?!

KISA BİR HUKUK DERSİ - KİMİN MALINI KİME VERİYON AĞAM?!

Miras ölenin yakınlarına ya da seçtiği kişilere saklı payları olanların itiraz hakkı baki kalacak şekilde vasiyet edebileceği tüm mal varlığı haklarına denir.
Tereke olarak anılır ölümden sonra mirasçılara kalan mal ve hakların tümü. Vasiyet yok ise nasıl ve kimlere geçeceği de anayasal güvencede medeni yasanın miras hukuku kitabında açıklanmıştır… Vasiyet var ise onun geçerlilik ve kesinleşmesi de aynı kitaptadır.

ATATÜRK ölümünden kısa süre önce vasiyetini yapıp, noterde onaylatmış ve bu vasiyet yasalarda yazıldığı usul ile mahkemede açılmış, itirazsız da kesinleşmiştir.

Miras, itirazsız kesinleşen vasiyet, hukuk devleti…
Bu kavramlar içeriği kitaplar dolduran hukuk sözcükleri, siyasal sözcükler, medeni sözcükler, anayasal sözcükler…

Tüm bunları hiçe saydıracak yeltenmeyi yapabilmesi için muktedire ve tek adama iki dudak arasına tüm ülkenin kaderini verenlere de vereceklere de yazıklar olsun…

Çünkü hukuk devletinde yukarıdaki paragraf yok hükmünde bir şeydir… Ancak tek adam iktidarında olur ağızdan çıkanı emir saymak, kanun saymak…

Atatürk’ün İş Bankası’nda kendi şahsi malı olarak hissesi vardır. O hisselerin yasal “temettü” denen geliri…
O gelirin sonsuza kadar yararlanmasını vasiyet ettiği iki kurumu da ülkenin dil ve tarihi için kendisi kurdurmuştur zaten…

“Millete mal edeceğiz!” diyorlar ya… O vasiyetin bedelini ödeyecek kadar kimse zengin olamadı daha…

Kamulaştırmadığın ve bedelini peşin ödemediğin hiçbir özel mülkiyetteki malı kamuya mal edemezsin diyecek bir muhalefet gerek… Ülkemizde muhalefete destek olacak kadar bilinçli yurttaş da vardır umarım…

Bundan önce iki kez daha yeltenme oldu aynı hevesle… Ama Anayasa Mahkemesi “vasiyete dokunamazsınız!” diye verdi cevabını vasiyete konu o hisselere, gelirlere el koymak isteyenlere…
Hisseler ve değerlerinin İş Bankası tarafından nemalandırılması gereği ve oluşan gelirin de sözü geçen iki kuruma ödenmek üzere idare ve denetiminin banka yönetiminde temsil yoluyla Cumhuriyet Halk Partisi’nin ödevli olduğu iki kez daha tescil edildi yasalar uyarınca…

Ama o kadar emin gibiler ki bu defa Anayasa Mahkemesi’nden bir tokat gibi dönmeyeceğinden… Millete mal ediyoruz yalanı ve hamasetiyle “yerel seçimlerde beklenilen oy için” bir kez daha yeltenmeye kalkışılması o yüzden… Bu aralarda her yapılanı onay ile iktidara gizli ortak giren heveslilerin desteği de aynı oy hevesinden…

Lafta değil gerçekte hukuk ülkesi olmak için insanların birey olması gerek, tebaa değil, kul değil, kıl değil…

Hukuk kendi halinde, öylece, içi boş bir söz değil gerçi, ama içi adaletle ve adaleti gerçekten istemekle dolduğunda devlet hukuk devletidir… Değilse ona hukuk devleti denmez, kabile devletidir o ve padişahlık, krallık gibi herkesin canı malı tek kişinin sözüne tabidir o ülkede…

Hukuk devleti olmak öyle özel bir şeydir ki o devlette herkes canından, malından emin, güvenlik içinde yaşar, öncekilerin öyle yaşadığını, kendisinin ve evlatlarının da öyle yaşayacağını bilir.

Mal ve canının sağ iken de ölümünden sonra da haramilerce gasp edilmeyeceğinden, yeltenen olduğunda da en ağır cezanın verileceğinden emindir.
O nedenle kasten gözü yaralama eyleminin cezası görece az, gözlüğü gasp eyleminin cezası ağırdır ve yargılanmaları bile farklı ağırlıkta mahkemelerde yapılır…

Bu millet ne zaman atasının vasiyetini çiğner oldu böyle?
Kendi atasının vasiyetine kıyamayan millet nasıl cesaret verir devleti kuran ve bu milletin atası olanın vasiyetine saldırılmasına…

“Kimin malını kimden alıp kime veriyon ağam?!” diyecek mi halkımız bu hevese?

Ah! Nasıl da karşılıksız bir umut…

Gebze, 17.10.2018, Ünsal Çankaya.

Gazeteafyon.com, 28 Ekim 2018