Translate

FOTOĞRAF ALTI YAZILARI -2-

 FOTOĞRAF ALTI YAZILARI -2-

Afyonkarahisar, Yarenler mahallesi, Huzur sokak, 10 numaralı evin önünde ağabeyim… Kiracıydık biz.
Yaklaşık 45 yıl önce oturduğumuz Yarenler Mahallesindeki oturduğumuz sokak ve sokağın ucunu kesen Yarenler Camisi... Yedi uyurlar mı vardı türbesinde, yarenler mi uyurdu bilmiyorum, ama penceresinden sandukaları gözlerdik çocuk bakışımızla.  Hep uyurdu onlar, kalkıp kapıp kaçırmazdı bizi dağlara filan. “Başka yere çıkmaz mı yine Huzur Sokak?” diye sorduydum ağabeyime. Çıkmış, araçlar için değil de insanlar için, merdiven yapmışlar kale altına. Ulu Küllük şimdi imara açılmış, kale altı yola merdivenin yanına da sağlı sollu iki katlı binalar konmuş yine. Kaleyi gölgeleyecek yapılaşma olmamış hiç değilse. Yarenler Yokuşu boşuna şiir olmadı ya... Parke döşenmiş... Kaldırım bile olmuş... Vay...  17 Ekim 2014











ÇAĞLA ZAMANI

Afyon Kalesi’nin taşları kara,
Kale gölgesinde evler çift sıra.
Çağla zamanında başlar mesire 
Kale eteğinde yaşanır o gün.

Sırtını kaleye yaslayan evler
Çocukluğum sizde, sokağınızda.
Kadirlik etmeyin çakıl taşına,
Kalem üstünüze yıkılır sonra!

Gebze, 1.2.2019, Ünsal Çankaya










“Yarenler Mahallesinde oturduğumuz evi ziyaret edip, orada oturanlarla sohbetler ettik ve anılarımızı tazeledik... “, demişti canımın içi ağabeyim. Ben aynı gece yanıtlamıştım onu, o teras sağdaki aynı çatı altında bölünmüş ikinci kiracının evine ait girişti zaten, bizim giriş alt pencerenin sağındaydı. Arka bahçe bizimdi, öndeki o küçük yer benim evcilik alanım... Evi tümden birleştirdiler demek… Neyse...
Bina bu... Alt odada kuzine başında çok ders çalışıp-kitap arasında çizgi roman okuduyduk biz...

O evde taşlık vardı mutfak içinde, alt odada duvarda yüklük-banyo, çamaşırları o taşlıkta yıkardık... Arka bahçede kümesimiz -tuvalet- ağaçlarımız, çamaşır ipleri... Merdivenleri ov, evi temizle, çamaşır yıka, süpür, ütüle,  bir bakarsın çatı arasından toz-toprak iner yine... Sil baştan her gün aynı işler…
Mutfak buz gibi olurdu, tel dolap yeterliydi yemeği saklamaya... Un-bulgur çuvalları içerde-merdiven altı kömürlüğün ötesinde, bizim iç merdivenlere çıkmadan-arka kapı ile arada, holde olurdu...
Üst -arka oda beş kardeş bizimdi... Ben ablamla koyun koyuna, üç erkek kardeş bir yatakta… Üstte merdiven başında İlyas Eniştemin yaptığı giysilerimiz için aynalı dolap... O dolabın yanında-merdiven üstü boşlukta da kuru-diri saklanırdı-rutubetsiz-temiz kalacak şeyler... Erişteler, patlıcanlar-biberler... yığılı yufkalarımız... Hamur tekneleri, tepsiler, oklavalar.

O evde yaşamak hep beraberken güzeldi... Bir ara alt odada babamın dayısı Yusuf dayı kaldı -kursa mı gelmişti ne-, Cengiz dayım ve Hamza dayım kaldı bir ara- ayrı bir eve çıkana kadar... Sünnet düğünü o evde oldu kardeşlerimin... O sokakta, mahallede yittiydi çocukluğum, gide gele bittiydi ilk okulum…

Ömer kardeşim bugün demiş ki sayfasında; "Bir insan; eski bir pencereye dokunmuşsa, size çok şey anlatır. " Bu söz bu pencereye ve ona dokunuşa en uyan söz, bir de nihayet kendi evimizin mutfak balkonuna dokunan anne anısı var çoğumuzun.  Söz denk düşmüş, alıp yerine koydum. 17.10.2016

Son fotoğrafa dönüp, ölümünden sonra bir kez daha bakınca anlıyor insan, Ulu Küllük kalkmış dediğin gibi, Huzur çıkmazı onca yıl çıkmazlığından utanmış olmalı ki merdivenli sokak olmuş yokuşa.

Ah canımın içi... Durduğun yerdeki o uzun bacalı yer sonradan yapılı bir ocaklık galiba, çünkü boşluktu orası, kilim serer, minder koyar örgü ya da dantel yapardık annemle evimizin önünde...

Şu bakışın... Geldim, anıların peşindeyim diyen duruşun...
Birlikteyken yaşadığımız günlerdi güzel günler deyişin... Unutmadım, unutmam deyişin...
Konuşmadan, hâl dilinle anlattığın her şeyi ve seni çok özlüyorum...
Bu kadar erken gitmesen olmaz mıydı? 17.10.2021.

 









Sonra üç yıldır kovit sıkıntısını atabilsin diye beklediğim en küçük kardeşimle bu yıl bayram öncesi gittik şehrime.  Hem 23 Nisan hem de şeker bayramı bu yıl denk düştü aynı güne.  Huzur Sokağı eskiden sondan bir önceki ev ile biterdi, ardı küllüktü resmen. Kale eteğine kadar... Orada bir çığra açmıştı yürüyerek kaleye ulaşmak için kestirme yol isteyenler. Şimdi arkama aldığım merdivenli yol yapılmış, imara açılmış o zemin, Huzur'u kesen bir sokak da oluşmuş yapılan o son ev sonrasına… Merdivenle kale eteğindeki yola da çıkmak mümkün hale gelmiş ama biz çıkmadık, sadece görüp geçtik yolumuz uzun diye. Zaten ne kardeşim ne ben onca merdiveni çıkamazdık, o diklikte ve mevcut sağlığımızla... Kaleye ya da hıdrellez günlerinde ilk badem çağlalarını yediğimiz piknik yapılan kısma belki bir sonraki yıla çıkabiliriz dileğimizi kulede seslendirmedik ama, sağlık ve ömür diledik ikimiz de.

Fotoğraf Altı yazıları sürer, anlar, anılar ile çağrışımlar sürdükçe. Gebze, 27.5.2023.Ünsal Çankaya.

Üvercinka, Kasım 2023, Sayı:109