BU ÇAĞ ANIMSAMA İÇİN HIZLI
Kimse kimseyi duymuyor artık görmüyor musunuz?
Duymak için dinlemek gerek, dinlemek için duymak,
Anlamak, anlamlandırmak gerek sesi ve dediğini.
Anlayıp, anlamlandırıp, belleğe almak gerek, anımsamak ilerde,
Anımsayıp anlamı çözümlemek elbette.
Bu çağ öyle hızlı ki anımsama zamanı olmuyor insanların,
Anıları belleğe aktarma zamanları,
Anlamlarla saklama belleğin haznesinde,
Koruyup kollayarak dondurma zamanları.
"Sesimi duyan var mı?" çığlıkları boşuna,
Ne yönetenler duyuyor ne enkazdan duyan var,
Ne heyelan toprağında, maden galerisinde, ne uçurum dibinde.
Onlar hep afetzede, sesleri az çıkıyor diyenler olacaksa,
Duymayışa bahane...
Haykırın bakalım durup bir yerde, deneyin kendinizce.
Bozkırın ıssızlığında, kalabalık sokakta, yüz katlı işyeriyle yaşadığınız evde,
Kimse sizi duymayacak, çaresizlik eklenecek seslerinize.
Anlayın artık kimse kimseyi duymuyor yer yüzünde, bu çağ böyle bir çağ,
Herkes kendini dinliyor, içi dingin, gönlü şen duyguları zenginse,
Kendini duymayan da var deyip varken şükrederek haline.
Bağırmayın boşuna, haykırmayın boşuna, yutuyor sesleri çağ,
Sessizlik olsa bir an belki duyan olur zayıflayan son çığlığı,
Gören olur sesin söze dönüşmeden yazılmış olanını.
Yoksa bu çağ hız kölesi, herkesin belleği boş, ezber edeniyse yok,
Aynı evde, tek sokakta, gökyüzünde, bir dergide kitapların çeperinde.
Yavaşlayın, akmayın, artsın susuzluğunuz,
Yavaşlayın, dinlerken suları unutmayın.
Anımsama kuyusunda arayın kayıpları,
Bulursunuz açlığı dindiren pınarları.
Duyduğunuz her sese anlam bulabilmeyi,
Bulduğunuz anlamla baş etmenin yolunu,
Gidilecek yerlerin sırlanmamış dilini,
Anlamın aynasında kalbinizle arayın.
Gün olur anlaştığınız insanı bulursunuz.
Gebze, 8.11.2024, Ünsal Çankaya
Artemis Dergi, Nisan,Mayıs, Haziran 2025, Sayı:28
BU ÇAĞ ANIMSAMA İÇİN HIZLI
BENİ ARA YÜREĞİM DURSUN
Beni ara!
Beni ara bir çalıntı zamanda,
Zaman dursun!
Yanılsam, yanılsa zaman, sonsuza varsam,
Yanılmasam, yanmasam, dursa yüreğim,
Durmam!
Sevgi uçmaktır her zaman, yanılsamayla!
Biliyorsun, söylenecek sözüm çok,
Seninle sevineceğim güzellikler çok.
Ara beni, ara, aradığın zamanda durmadan,
Uçmayı öğretiyorum kanatlarıma!
Beni ara!
Aydınlığımı gören güneş erken doğmasın.
O çalıntı zamanla mavileşsin geceler.
Güneşe küssün dünya, mavi aylarla dolsun,
Uzay yitiversin kara delikte,
Zaman kaybolsun!
Ara beni! Ara! Mutlu şiirler oku.
Şiire kesilelim dolunay dolanırken.
Kalbimin atışına uyak olsun sözlerin,
Dize dize kan olsun, aksın damarlarımda.
Yaşadığınca yaşat bu dünyada iyiyi,
Yaşat ki kaygılarım bitsin kısa zamanda.
Ezberim sevgi benim, şiirimle beslerim,
Şiirimden kalplere sevgi taşır sözlerim.
Ara ki yüreğimde büyüyen umutlarım,
Aksın, aksın durmadan, çağlarken sular gibi,
Can versin şiirime, zaman kendini bulsun!
Ara ki gözlerimde büyümesin yokluğun,
Ellerin kanat çırpsın, şaşırtsın ayrılığı.
Bil ki kalbim göç sonu beklendiğin yuvadır,
Bir çöp olsun ekleyip, karışıp toprağıma,
Onarmazsan içimi zaman benle vurulsun!
Gebze, 21.10.2007-2023, Ünsal Çankaya.
Artemis Edebiyat, Nisan, Mayıs, Haziran 2024, Sayı:24
BAĞ BOZUMU
Canını alıp eline, yanını yöreni seyran.
Üşüyen toprak üstünde, börtü böceğin diline,
Düşmeden önce, cehennem bu diyecekler.
Korkma, sağlam tut yüreğini bu dünyada,
Elbet gidilmedi, gidilmeyecek.
Gülüm sevdadır dikene, diken özüne özüne.
Gül büyütür didesine, dökülür nazenin yaprak,
Can dökülür ellerine.
Nefes almak değil hayat, canı almaktır bedene,
Solar diyecekler, korkma, can suyudur sevildiği hem,
Daha solunmadı, solunmayacak!
Aynalar olsa içinde, bize sır kim, çözülen ne,
Sırrın en dibine bilim erecek.
Bakışlar zehir zemberek mıhlanıp keser diline,
Ölüm gelir diyecekler, korkma, doğa sırasını bilir,
Henüz ölünmedi, ölünmeyecek!
Kan çanağı olup gözler, dökülmeden toprak
Buharlaşmadan su, çarpılıp yüzümüze.
Tane tane sözcüklerle ezil diyecekler.
Korkma, şarabadır ezildiğin, kana değil,
Üzüm üzüm üzülmeye yeter denecek!
İremdir her billur tane, ölüm bize, cehennem ne,
Sır kime, ayna kime, özüm özüne, üzüm gözüne eştir.
Kana kana içelim ki demine, yasak diyecekler.
Korkma, doğum bir kez, bir kez ölüm,
Korkusuna boyun eğilmeyecek!
Ölüm dediğimiz zulüm özgülendiyse bedene,
Bir zamanı, biçimi var, gelemez o andan önce.
Korkular yazı bilmiyor, yazılarsa sır dilinde,
Vakt ve saat kara yazın, oku diyecekler bir gün,
Korkma, bir kez öğrenince dili, unut deseler gam değil,
Olur mu sır olup kalmak, bağ bozulsa yaşar gerçek!
Gebze, 22.10. 2011-2023, Ünsal Çankaya
Artemis Dergi, Ocak Şubat Mart 2024, Sayı:23
KİMSENİN GİTMEDİĞİ
O gün, hepimizin yüreğindeki yangın, ki sönmüyor.
Tek sözcük veriyor tarihini, olmasın için,
Kimsenin gitmediği o yerin, unutmadığı saatin,
Kimsenin çare olmadığı yangının,
Kimsenin durdurmadığı kıyımın.
Bir ot değil artık, bir otel değil, kuşatılmışlık,
Kuşatılmışlık, karanlıklarla.
MADIMAK, unutmadım, aklımda.
Kör inanca hükmedenlerin, biat edenlerin,
Farz olduğu için kılmadıkları namaz,
Sevap olsun için etmedikleri dua,
İyilik için haykırmadıkları yerdir tanrı adını.
Şeytana atmadıkları taşın adresi,
Isınmak için yakmadıkları ateşin adı,
Gaz döküp, kibrit çakıp, şehvetle kan içenlerin,
Seyirle kalmayıp odun ekledikleri yangın.
MADIMAK, unutmadım, aklımda.
Önceden, kalubeladan beri oradaymış o şair,
Yoluna, yolculuğuna onunla gidenlerle gitmiş,
Yolumuz hep iyiliğe, doğruluğa meselini bellemiş.
Orada yakılanlarla yakılmaktan tesadüfen kurtulmuş,
Sağ kalmaya inanmayışı ayrı, fazlasıyla utanmış.
İnsanın insanı yaktığı bir dünyada,
Yakanlar arasında olmamak bir onurken,
Kalbine oturmuş acı, dilini dağlamış zulüm,
Söndürmeye, dur demeye yetmediğinden gücü,
İnsanlığından utanmış.
Yine de anımsatırken Madımak acısını,
Sen de "Gelseydin o gün" diyor, ölseydik hep birlikte.
Utanmasaydık böyle her gününde şu ömrün,
Yakanlarla aynı yurtta yaşayarak kalmaktan.
Gebze, 5.2.2023, Ünsal Çankaya.
Artemis Dergi, Temmuz, Ağustos, Eylül 2023, Sayı:21
(* Gelseydin O Gün, Haydar Ünal.)
GÖÇ
Kavimlerin dünyayı gezmesidir göç, açlığın aşma.
Kuşların yaşam belleğidir, insanın yitme.
Suların koşma biçimidir göç, dağların düşme.
Yaprağın uçma biçimidir, toprağın çökme.
Dünya ve ayın kaçma isteğidir göç,
Geceyle gündüzün nöbet tutması,
Takvim yılı tükenmeden bölüşerek her günü.
Güneş ve yıldızlar bilmez göçmeyi,
Ağaçlar, çiçekler bilmez göçmeyi,
Tohumlanıp dönüşürler meyveye.
Işıklar ve arılar taşır özlemlerini,
Birinden diğerine, çoğaltsın diye.
Dağlar düşmesin, toprak çökmesin, günümüz güneşimiz,
Şaşmasın artık, insan bir ağaç gibi yaşasın yer yüzünde,
Yitip gitmesin Aykız'ım, kendinden bile.
Sonra bir orman olsun kardeşleriyle, çiçekler kadar renkli,
Arılar kadar hür, üretken ve yerleşik, medeniyetle.
Gebze, 13.10.2022, Ünsal Çankaya
Artemis Dergi, Nisan, Mayıs, Haziran 2023, Sayı:20