Translate

Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

AYKIZ - SARIKIZ

AYKIZ - SARIKIZ 

Özlemiş, çok özlemiş, ayağıma serildi önce, sonra ellerimi okşadı deniz.
Dert yandı peşi sıra kucakladığım anda,
Ağladı turkuazım yansıyan yakamozla,
Anlattı, iç çekişleri derin.
Ağladı hıçkırıkla, anladım, yaşanmaz artık buralarda,
Üşüdü içim, yüreğinde buz, elleri serin!

İda' dan Madra' ya mandalina kokuları arasında
Gözlerim zeytin ağaçları ormanında, ay suda, gün suda,
Bedenimde tuz rüzgârla fısıldanan öykülerin acısı, kulaklarımda.
Yandı yüreğim yakılan ormanlara, dikilen betonlara

Bir de altın sevdasına tutulmuş birileri;
Oysa her dağın incisi gerdanından kekik kokusuyla iniyor
Masmavi denizlerin tuzuna karışmaya.

Ah, siyanür salgılanıyor yasaklı Koza’larda!
Bir sevinç çığlığı duymadım bu yaz, uçuşan martılarda.
Sarıkız'ım ağlıyor Hasan Boğuldu'larda yok olan kazlarına.
Ağlıyor Spil'de Niobe, görmüş günümüzü, bilgeliğin başladığı çağlarda! 

Gebze, 3.9.2006, Ünsal Çankaya.

Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi
3. Basım, Sayfa: 587. TBB. Yayın no:238, Derleyen VEYSEL GÜLTAŞ.
(Aynı antoloji 4. ve 5. basımlarında da yer almıştır. Bilge Yayınevi yayınları arasında)

GÜMÜŞTEN

GÜMÜŞTEN

Bağ bozumunda, şarabın Süryani’si can veriyordu
Midyat' tan bakıp, iç içe gümüş işler ördüğüm Estel
Gördüğümdü.

Acımasız hevesler, hırslar geldi - biçti insanları
Yaktı - yıktı ormanları, dağ - taş anadan üryan!
Ölmeden ölümdü.

Sürgün gönülden değil dostluktandı
Gönüller öldü
İsyan ölümden değil hoyratlıktandı
Parçalandı incelik
Suskunluğa ötelendi bakışlar kör bıçaklarda

Yurt dediler ağladılar giderken, Midyat duymadı
Yurt dediler ağladılar dönerken, umursamadı!

Yakıldıkça mum, Deyr - ul Umur, Zahfaran, Meryem, İsa ağladı
Süleyman'da kuşdilini çözenler, Hicaz'dan yol alanlar Midyat'a doğru,
Estel’de içe çöküp, oturup kaldı!

Musa'nın asası böldüğünde denizi, ağlattılar Süryani gelinini
Dinin dili böldüğüne bismillah, kıyım başladı!
İbranice ağıtlara taş duvardı sınırlar, dilin canı parça pinçik Allah'ım
Üzgündüler çok üzgün,
Kördüğümdü.

Midyat' tan bakıp, iç içe gümüş işler ördüğüm Estel bozdu bağını,
Şarabın Süryani’si kan ağlar oldu!

Gebze, 12.10.2010, Ünsal Çankaya.

1=Hukukçu yazar Veysel Gültaş tarafından derlenen Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, - Aralık 2013'teki 3.basımla başlayıp, 4. ve 5. basımında da yer aldı.

2= Kıyıdili Sanat Edebiyat Dergisi, Kasım-Aralık 2015, Sayı:6.

KARANFİL YANIĞI

KARANFİL YANIĞI
(SEDEF YILDIRIM'A)

Bir sedef gibiydin sen
Yaşın gibiydin
Adın gibiydin.

Bir oda, bir mutfaktan ibaret evin.

Üç çocuk,
Bir koca, sarhoş,
Boşandığında tanığım..

Ezilmedin,
Yenilmedin,
El kapısı demedin,
Gavur kapısı demedin,
Ekmeğindi tek derdin, alın terindi...
Çalıştın, temizledin, kendince temizledin.
Ama bilmiyordun, bilemezdin,
Temizlenmez emperyalizmin kiri...

Silinmez yüreğimin kederi.

Sedef'im, anam benim!
Ayrımsız, ayrımsız sevdin!
"Çocuğumsunuz dedin, yavrumsunuz!"
"Sıcak tuttun çayımızı" gece dönüşümüze,
"Okuyun, okuyun!" dedin "Ben beklerim yerinize!"
Ekmek kuyruğumuzda sen, tüp kuyruğumuzda...

Ah be Sedef anam!
Yaz günüydü,
Bir sigara yakıp sen,
Bahçende karanfil sulasaydın!

Bir kardeş kavgasının ortasında
Yanacak kadın mıydın?
Hangi hain ellerdir, fırlatmış o bombayı?
Sen kavrayıp elinle... "Yavrularım ölmesin!"
Beyninde son düşünce... Patlamış ellerinde!

Ben bir kış günü gittim
Girilmeyen o eve...
Duvarlarında kanın,
Yandım!
Yandım be anacığım!

Bahçende karanfil sulasaydın...
Sen keşke karanfil sulasaydın!
bir karanfil yanığıdır şimdi içimde adın !

Gebze, 5.7.2007, Ünsal Çankaya.

1: Ekin Sanat, Ekim 2009, Sayı: 44
2: Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi- 3. basım.
Sahife: 584-585. TBB Yayın no:238, Derleyen VEYSEL GÜLTAŞ.
3=) Afyon Denge Gazetesi, 25 Temmuz 2014 tarihli nüsha.

AH ÜLKEM

AH ÜLKEM

Şiiri vurdular daha demin, şairi
Görmediniz mi?
Kanıyor, kandırıyor, damla damla yağınca
Toprağın suya doyması ne ise şiirin kanı o
Şairin kanı o.

Akıyor hece hece yüreğime
Doluyorum.
İçtikçe içiyorum
Doymuyorum yine de ağıtın ezgisine, katılıyor
Çağırıyorum.

Duymuyorlar; daha da çok
Dizelensin sözcükler dediğimde, duymuyorlar.
Yetişin birer dize koyun dediğimde, şiir örelim, şiir
Yükselsin bağımsızlık ateşi, şiirle besleyelim ateşi dediğimde
Duyuyorlar "ah ülkem!" deyişimi ama, durup beni de vuruyorlar gün indiğinde

Şili'yi kurtaran emekçinin dilindeydi Neruda
Ülkemize o şiiri kim yazar Nazım'dan sonra ?

Gebze, 12.2.2011, Ünsal Çankaya.
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi - 3. basım.
Sahife: 586. TBB. yayın no:238, Derleyen VEYSEL GÜLTAŞ.
Tefo ile İnsan, Veysel Gültaş, 2022, 2. Baskı, sayfa:78

KARGIŞLAMA -1-

KARGIŞLAMA

Ben Ağustos şairiyim biliyor musunuz ?
Kimse okumaz beni
Yaylada yıldız saymak
Bulutlarla uçmak varken başaklı ovalarda .

Ben vazgeçmem kalacağım demekten,
Elinoğlu bir kalemde vazgeçer Ağustos Böceği'nden
Saz çalıp oynasa da, tuz yutup kavrulsa da.

Ben Ağustos şairiyim biliyor musunuz?

Başka aylar hiç tutmaz yüreğimden.
Her Temmuz yanıyorum her Eylül donuyorum
Bir iki sayıyorum, bir de on ikisini
Ah içim hep zemheri!

Kimse okumaz beni Ağustos şairi olalı beri
Öl Ağustos Böceği, öl, öl, karınca yesin seni!

Gebze, 15.6.2010, Ünsal Çankaya.

1: Koridor Kültür, Sanat, Edebiyat Dergisi, Temmuz, Ağustos, Eylül 2010, sayı:14
2Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi- 3. basım.
Sahife: 584. TBB. yayın no:238, Derleyen VEYSEL GÜLTAŞ.

BUNALAN OZAN İLAHİSİNE ŞERH

BUNALAN OZAN İLAHİSİNE ŞERH

-Gülten Akın’a

Akarsular akıp yatağın bulsa, çarkı kırılmadan yola varılsa
Gönlümüzce yaşansaydı umurda, bağımız bahçemiz ihya olurdu
Sarmaşıktan gül sarardı dalımız

İster döne ister duraydı dünya, kıtlık kıran girmeseydi hasada
Yükünü taşırdık yükten ağırda, sazımız sözümüz derya olurdu
Kırlangıçtan renk alırdı hızımız

Ah oğul bu devran döner mi ola, hallerimiz sığmaz oldu kâğıda
Gölgeler düşmese her gün umuda, günümüz gecemiz şeyda olurdu
Karanlıktan köz bulurdu gönlümüz.

Gebze, 12.5.2010, Ünsal Çankaya.

Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, - 3. basım.
Sayfa: 591. TBB Yayın No:238, Derleyen VEYSEL GÜLTAŞ.

.....................

BUNALAN OZAN İLAHİSİ

Darıdan ufağım da
Dünya sığar içime
Dünyalara sığamam
Sığamam oğul

Bulut olsam olurum
Göğe ağsam ağarım
Güzleleri gezerim
Yağamam oğul

Atmacam bukağılı
Ağzında karanfili
Bu yaman çelişkiyi
Çözemem oğul

Ozanım düşe geldim
Dönüp uğraşa geldim
Astım işlek kalemim
Yazamam oğul

Gülten AKIN

AĞITLAR VE TÜRKÜLER / 1972 - 1983
TOPLU ŞİİRLER - II
Sayfa: 119
YAPI KREDİ YAYINLARI - 2. BASKI

SÖZÜN HÜKMÜ

SÖZÜN HÜKMÜ

Söz içimdeydi, saklıydı, dili yitik, kime verdimse almadı, anlamadı.

Sözü ortaya koydum!

Bir benim bildiğimdi; bir senin dilin, anlayan olmadı, alan olmadı,
Tanıyan olmadı bildik hecelerimizi, yitirdik gecelerimizi,
Gündüzümüzdü yiten, yitirdik tüm ışıkları, dillerimizdi biten

Sözü sonraya koydum!

Bedelsizdi sözüm, tuttum, zamansız bir geleceğe verdim, hep bekleyecek,
Benim gibi bekleyecek, ölüm gibi bekleyecek, zamanı bileyerek.
Bir gün dedim, evet dedin, bir gün, elbet, o gün gelecek, çözülecek dilimiz,
Masmavi bir gökyüzü olacak ellerimiz,
Konuşurken dilince çözülecek sözü bulan gecemiz.

Sözümüz şuradaydı, anlayan olmadı, uzattık geleceğe, bekledik, bekliyoruz,

Bekleyeceğiz.

Bir gün, sözümüz yüzünü zamana dönecek, dağıtacak yoksunluğumuzu.
Aydınlık yanacak ışıl, ışıl gözlerimizde, ufuktan bir meltem esecek,
Dağılacak saçlarımız, tenlerimiz gün yanığı sarmaşıklar gibi solsa da sarılırken
Yalnızlıklarımızın hüznü silinecek yüreğimizden, dudağımızda o eski sevda
Her hücremiz unuttuğu tek dili bulmuş gibi konuşkan, akacak birbirine,
Tutunacak heceler birleşerek, söz hükmünü verecek, yankımızda buluşup,

Söz hükmünü verecek!
Sözü sevdaya koydum!

Gebze, 22.11.2007, Ünsal Çankaya
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi - 3. basım.
Sahife: 590. TBB Yayın No:238, Derleyen VEYSEL GÜLTAŞ

KUŞ DİLİM

KUŞDİLİ-M-

" Bir mavi kuş var yüreğimde. "
Bukovski değilim elbette;
Sigarayı bıraktım, viski sevmezdim zaten,
Boğmuyor, zehirlemiyorum onu, ancak
geceleri konuşuyor, uyuyorum birlikte...
" Bir mavi kuş var yüreğimde. "

Kanadı kırık, gagası bağlı, uçmayı unuttuydu zaten
İçime tünediğinde.
Çoktandır, ah çoktandır benimle ağlamayı biliyor,
Biliyor çağlamayı benim bilgime özge
Kanıyorum sessizliğinde, kanıyor sessizliğime
Çırpınıp duruyor kendi dilince
"Bir mavi kuş var yüreğimde."

Beni saklayacak bir gün rengine!

Gebze, 13.2.2010, Ünsal Çankaya.

1=) Koridor, Kültür-sanat-Edebiyat Dergisi, 2010, sayı:15
2=) Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojis- 3. Basım.
Sahife: 583, TBB Yayın No:238, Derleyen VEYSEL GÜLTAŞ

UMUTLU TÜRKÜ

UMUTLU TÜRKÜ

Kurşunun kaç para olduğunu bilmiyorum
Obüslerin kaç dolar ettiğini öğrenmem gerekmedi
Havan denen topun nasıl mermiler attığını bilmesem de
İlköğretim çocuğuyla biliyorum sınır illerde
Kaçıp gelen mültecilerle biliyorum
Ülkemin her yerinde.

Savaşın ölüm dilini
Kaç ülkede birden her yaştan insanla öğrendim
İçimiz kavrulurken zamansız ölümlere
Yaşadığımız acıya kimlerin timsah gözyaşı döktüğünü
Biliyorum yüreği yanan her anne ile ben de.

Çünkü uzağında değilim acıların içinde değilsem de
Unutmadım Bedrettin Cömert'in vurulduğu yılı
Sokaklarından korkmadan geçilemediğini ülkemin
Biliyorum onu vuran karanlığın koyulaşırken
Dil, devrim ve insanlığı yok etmek isteğini.
Biliyorum çokça yenildiğimizi de
Yıllar içinde.

Ama umudum var işte, umudum yine içimde.
Yine dilimde türküm var ağıtlardan öteye
Bitecek bu karanlık, elbet bitecek gece
Gün doğacak şafağın ertesine.

Gebze, 20.6. 2016, Ünsal Çankaya.
Akatalpa, Aylık Şiir ve Eleştiri Dergisi, Şubat 2017, Sayı:206
Gercek Edebiyat.com-14 Şubat 2017.
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi,

BİR ÖMRE AKIŞ

BİR ÖMRE AKIŞ

Yıllar geçiyor ve ben
Sevdiğimi şiire yazıyorum, şiiri sevdiğime.
Bütün diyeceklerim sığdı birkaç dizeye.
Ama, bilirim, şiir desem okumaz,
Yaşamayı dilediği öyküye.

Yıllar geçiyor ve bu yüzden;
Sevdiğimi öyküye yazıyorum, öyküyü sevdiğime.
Bütün diyeceklerim sığdı birkaç cümleye.

Günümüzü kolaylayan ellerim ki, yer aldı,
Karanlığı doğrudan yargılayan yüreğim.
Şimdi gözlerimden okuyacak acıyı ve sevinci,
Aldığı her nefesi verdiğime eş diye
Sevdiği benim dilim, benim ruhum ve tenim
Tüm ömrüne sığmalı.

Yağmura yaş olanı, gönlüne düş olanı,
Kar yağanı, kış olanı, yel eseni de oldum,
Okumayı diledi. "Ömrüm boyunca!" dedi.
"Yaşarım!" dediğim de o andan ötesiydi.

Bıkmadım, altını üstünü çize çize yazarken bu öyküyü,
Okudum ve okundu her zerresi nakşedildi gönlüme,
Sevgiye dokunuyor, sevdiğimin diliyle.

Gebze,1 Mayıs 2017. Ünsal Çankaya
Tmolos Edebiyat, Ocak 2018, Sayı:70.
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, 4. Baskı

İNSANIM

İNSANIM

Her vurduklarında
Canım yanacak sandılar
Kalmadı yanacak canım
Ben Sivas'ta otuzyedikez yandım
Yanarken insandım
Ayıramadım

Yakanlara bakıp utandım
Utanırken insandım

Sağlam darbedir sandılar
Vurdukları damgalar
Oysa değmiyor okları
Mart soğuklarından geçtim
Eylüllerden geldim ben
Daha doğduğum gün
Sona bahardım

Kendim döktüm yapraklarımı
Çoktan kırılmıştı dallarım
Yeniden vurdular, yeniden
Dağları devirdiler üstüme
Göçükler altında kaldım
Patladım grizularda

Kıranlara bakıp utandım
Utanırken insandım

'Kalbim unutma bu şiiri'
'aklımda tut mavisini çiçeğin'
İnsan kalayım.

Gebze, 16.6.2012, Ünsal Çankaya.
Akatalpa, Aylık Şiir ve Eleştiri Dergisi ,Ağustos 2012, Sayı:152
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, 4.Baskı

SANA DOĞRU

SANA DOĞRU

Uğuldayarak akan bir suyum;
Davet gibi sevgim suların uğultusunda
Damlalarımdan taşarken aşkla
Sular durulmaz, bu uğultu durmaz
Ulaştığım koyaklarında
Mihenge vuracak taşım kalmadı,
Anla, tüm ömrümü getirdim sana,
Al, şarkılarla yaşanan zamanlar sonrasına
Sular unutmaz, sular unutmaz
Biliyorsun, suları unutma!

Dağıldı sesim, dağıldım
Sen toplarsın biliyorum, topla akışlarımda
Alacağın olsun,
Bölüşecek neyim var sevgiden başka?
Islık ıslık şiir doğuyor damarlarımdan,
Yumuk yumuk ellerine uzanıyorum
Bölünüyor uykularım ardından
Acı çöreklenip kalıyor avuçlarıma.

Sen de sulardan doğdun, umutların da,
Acıyla doğanlar acıyı unutmazlar asla
Yağmur özlediğinde yağ, karış kanıma,
Bulut özlediğinde yüksel, sarıl umutlarıma.
Tüm şiirlerim sana, sana yazıldı aşkla
Sularla doğdum, akıyorum, dura, durula,
Bitmeyen bir düşün yarışındayım, sevdayla
Volkanın içinde uyandığında, al payını, al,
Sular unutmaz biliyorsun, suları unutma!

Bir ben öğrenemedim ıslık çalmayı
Suların akışı gibi kolayca, ama
Sulardan doğurdum özlemlerimi,
Aç avuçlarını,
Dudakların uzansın,
Suya uzanırcasına uzansın bana,
Al yüreğimden akanları, sakla!

Bebekler gibi şaşıyor adımları dizelerimin,
Akıp gidiyor uzaklara, sakarlığımda
Sen dur de, sıraya girsinler;
Boy sırası, düş sırası, doğum sonrası...
Ellerinde şiir olacağım, unutma,
Yeşerteceğini söyle bir gün, mutlaka.
Sular unutmaz,
Biliyorsun, sular unutmaz, suları unutma!

Gebze, 10.5.2008, Ünsal Çankaya

1=) Akatalpa Aylık Şiir ve Eleştiri Dergisi, Ağustos 2011, Sayı:140
2=)Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi,-3. Basım.
Sahife: 589, TBB Yayın No:238, Derleyen VEYSEL GÜLTAŞ.
Bilge Yayınevince yapılan ., 4. ve 5. Basımlar içinde de yer aldı.

AYNASINDA

AYNASINDA

Sabırdır kuyuda olan, çekilip testiye dolan
Sevgi değil kin olursa dolduğu o testi çatlar
Çatlağı kalbin üstüne.

Sızdırır içindekini, bakıldıkça gözesine
Azalır aynanın özü, sırrı dökülür ardından
Dökülür yaşın üstüne.

Kördür aynalar acıya, gönül gözüyle seçilir
Seçilen ağıya döner, acıyı bal eyleyenler
Ah çekerler dem üstüne.

Mansur ki neye dönüşür, sözü düşer bir notaya
Kırılmalar yansır pesten, susulur aynaya karşı
Sır çekip dilin üstüne.

Çekilenler çoktan geçer çektirenleri hak biçer
Geçmeyen acılarıdır, destana da o yazılır
Yazılan hâlin üstüne.

Dar kapıyı zor açarlar, zordan geçeni seçerler
Kör düzeni ney çeker mi mühürlüyse kalp
Yel eser dalın üstüne.

Tanrı kayırdıysa eğer, öneme közlenir de har
O bitmeyen nar dökülür tane tane
Mansur’u dara çekseler gül açar gülün üstüne

Gebze, 1.3.2016, ÜNSAL ÇANKAYA.
SARMAL ÇEVRİM, Eylül-Ekim 2018, Sayı:5
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, 4. Baskı

GÜNEŞE ÇIKART BENİ

GÜNEŞE ÇIKART BENİ

Sanki bendim yazdığın, çocuksu düşlerimdi, yaşansın istediğim.
Yüreğimden geçeni yalnız sen biliyordun,
Düşlerimi doğrayan keskin giyotinleri.

Bir bir resmediyordun masalsı dizelerde, mutlu sonlar uydurup,
Gerçek olsalar diye, inan buna diyordun, inan başaracaksın,
Bir gün elbet yaşanır, sen de yaşayacaksın.

Yalnız sen biliyordun doğrulmaya kalkmadan takılan çelmeleri,
Mutluluğu çok gören haset çemberlerinin çıkarttığı engeller,
Say ki Çin işkencesi, ömrün nakaratıydı, bitmeyen hikâyesi...

Yine de unut dedin, yine de umut, bir gün yaşayacaksın,
Rengârenk düşlerini, kurduğun hayalleri.
Unut ki ıslanasın sevinç yağmurlarında, kalan ömür yeterli,
İnan sen de hak ettin, hiç değmesin yüzüne mutsuzluğun gölgesi.

Gölgeler içindeyim, hiç bitmiyor karanlık, gölgeler içindeyim
Üşüdüm karanlıkta, buz kesildi yüreğim, ellerim buz kesildi.
Bu nasıl bir üşümek ki yok başka bir tarifi,
Ne olursun, ne olursun, tut elimden, güneşe çıkart beni!

Gebze, 16 Nisan 2009, Ünsal Çankaya.
Avusturya, Viyana, TUNA DERGİSİ- Temmuz-Ağustos 2019, Sayı:4
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, 4.Baskı

http://tunadergi.com/kultur-sanat/siir-ve-sair/gunese-cikart-beni/

FIRTINA DİNDİ

FIRTINA DİNDİ

Bu nasıl bir Temmuz ki ilk defa soğuk esti.
Oysa hep biliyoruz ta doksan üçten beri
Kendi yangınlarına bir yudum su vermedi.
Yandı, kül oldu insanlar,
İçimiz yandı bitti.
Unutulmaz
Dehşetti.
Şimdi...
Fırtına geldi, geçti.

Bulutlar siyah öfke, bun grisinden geçti.
Pamuğa döndü hepsi, gök mavi, deniz mavi,
Yer, gök nasıl temiz, ay aydınlık, gün gibi.
Toprak temiz, deniz temiz, dağ temiz...
Yeşillenmiş ağaçlar, yaseminler diyor ki
Madem kokan toprakla hava olmuş mis gibi,
Eşlik etmeli kokumla, bilsinler yasemini.

Belki yasemin sevmeli izleyip kokusunu
Belki de bir şiire başlamanın tam vakti.
Yasemin bilindi de şiir hemen gelmedi.
Güzel sözler o deli fırtınaya kapılmış,
Çirkinlerse şiirde görünmek istemedi.

Öyleyse…
Sürülsün kalem kalbe, çevrilsin zembereği,
Aksın zamansız kumlar çarkı felek hızıyla.
Yeniden yaşamasın ülkem doksan üçleri
Ebem kuşak bağlasın İda zeytinlerine
Maviler ağlamasın gökyüzü ve Ege'de.

Akçay, 28.7.2017, Ünsal Çankaya.
Sarmal Çevrim, İki Aylık Edebiyat ve Kültür Dergisi
Mükerrer yayın kazası.
Mayıs-Haziran 2019, Sayı:9 ve Mart - Nisan 2020, Sayı:14
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, 4. Baskı

BARIŞ OLUYOR DESEM

BARIŞ OLUYOR DESEM

Yüz yaşını süren bakışınızdan
Kaygılar, korkular gitse çocuklar
Bahar gelse, dağlara çıksanız çiçek dermeye.
Çiğdem istesem bir çitim
Sarı kahkahalarına eşlik etseniz bana verirken
Yaşlarınız dönse yerine
Gamzelerinize kök salsa gülümseme.

Ama olmuyor, ağlıyorsunuz!

Bombalardan oyun olmuyor, öğrendiniz,
Silahlar kovboyculuktan farklıymış, öğrendiniz,
Her patlayışında bir yakınınız gitti, gelmedi eve.
Bir daha göremediniz, ölümü öğrendiniz.
Yaralanmanın düşüp sıyrılmak, öpünce geçmek olmadığını
Kolsuz, bacaksız bıraktığını, gözden, kulaktan ettiğini
Kanın sadece bu anlama geldiğini öğrendiniz hepiniz.
Kan ki dizinizdeki sıyrıkta bile içinizi yakardı,
Kabuklanıncaya kadar nazlanırdınız.

Şimdi öyle değil, biliyorsunuz!

Kalbiniz fırlayacak gibi çarpıyor uçaklar geçtiğinde
El salladığınız iyi pilotlar yok birçoğunun içinde.
Dikkat et diyen anneyi en çok siz dinliyorsunuz,
Koru kendini diyen babayı dinleyen de sizsiniz ama,
Aniden gürleyen toptan, güdümlü füzelerden, kurşunlardan
Nasıl kaçınılabilir bilmiyorsunuz düşecek bir bombadan
Başınızı avuçlayıp, büzülüyorsunuz olduğunuz yerlere.
Kurşunlar sekebiliyor yine de oyun bahçelerine, evlerinize
Arkadaşınız, kardeşiniz, siz kanıyorsunuz birden bire.
Anneniz, babanız, başka bir akrabanız
Kapı komşunuz düşüyor yere.

Mezar neye denirmiş, kazarak öğrendiniz!

Bir kuru ekmek ile doyar insan, bir yudum su ile ferahlar
Uyur huzur ile yıkılmadıkça başını soktuğu dam
Aldığı nefese şükreder, verdiği nefese şükreder
Şükreder gülümseyerek geçen tüm günlerine
Memleket ister; " tek şikâyet ölümden olan!"
Ölüm ki doğarken yazılı zaman, sıralı ise
Kıyamaz gencecik ölümlere.

Çok görüyor bunları silah tacirleri kazanma hevesiyle
Hükmetme heveslileri çok görüyor insana doğal ölümü
Yaşamak, güvende olmak, vatan sahibi olmak doğal hak iken
Haklanıveriyor bu haklar haksızlığın elinde.
Başlarına yıkılıyor o eğreti dam,
Annesiz babasız kalıyor çocuklar
Anneler, babalar birden çocuksuz.

Siz bunların tanığı, muhatabı oldunuz!

Karatma geceleri yaşandı uzay çağında
Sokaklar ateş çemberinde, karantinada insanlar
Bilgiden, belgeden, sudan, ekmekten, kitaptan mahrum
Yaşadığı yere benzeyen bakışlarını alıyor da insanlar
Can kurtarma havliyle, göçüyor yabancı ülkelere
Yosun yerine ölü çocuklar vuruyor sahillere
Garipler Mezarlığı kuruluyor illerde
İsimsiz, kimliksiz binlerce ölü
Törensiz, duasız gömülüyor, öylece.
Sevenleri bulamıyor hangi ülkeye gitse.

Ah çocuklar ondan yaşlandınız siz!

Barış oluyor desem, barış oluyor desem,
Olsa birden, kendiliğinden, oyun gibi başlasa bile
Sonra hiç bitmese, hiç gitmese, kalsa bizimle
Çocuk olsanız yeniden, sevinç koysanız gözlerinize
Yüz yaşını süren bakışınızdan
Kaygılar, korkular silinebilse
Bahar gelse, dağlara çıksanız çiçek dermeye.
Çiğdem istesem bir çitim
Sarı kahkahalarına eşlik etseniz bana verirken
Yaşlarınız dönse yerine
Gamzelerinize kök salsa gülümseme.
Utansa savaş çığırtkanları gözlerinizdeki sevinçten
Utansa savaşa son vermeyen zalimler gülüşünüzden
Yıkılmasa evler, göçmeseniz yaşadığınız ülkelerden
Şehirden şehire, ülkeden ülkeye, canınız elinizde
Göçmeseniz böyle acıtan, yok eden gurbetlere.

Barış oluyor desem, olsa birden, hiç bitmese
Korkmasanız böyle uçan kuşun gölgesi üzerinize düştüğünde.

Gebze, 5.4.2016, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Eylül 2016, Sayı:128
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, 4.Baskı

https://www.facebook.com/watch/?ref=external&v=10154707626309556