Translate

FOTOĞRAF ALTI YAZILARI -3-















(Annem ve babam yan yanalar bu fotoğrafta)

Elli yıl kadar önceden... Çağdaş, aydınlık ve güzel insanlar. Saf, tertemiz...

Ne velfecri okuyordu gözleri ne nemrutlar gibiydi gül yüzleri...
Bakan ve gören her yürek bu insanları tanımış olmanın şansını da yakaladıysa iyi ve iyilikle anıyor... Tanışmadıysa bile bu aydınlıkla içi ısınıyor eminim...

İyi ki annem ve babam sizdiniz. İyi ki bizi çok sevdiniz...
Tüm emeğinizi bizi iyi insan olmaya harcayıp mal mülk derdine düşmediniz...
Biliyorum ki var ise bir cennet en baş köşesinde sizin yeriniz... 10.6.2018

Anneme ne kadar çok benzediğim söyleniyor hep, benziyorum evet, ama yaşım benzemedi, onun bu dünyada geçirdiği zamanı geçtim ben, dört yıl önceydi. Şimdiki ben onun yaşamadığı yılların özetidir, sonuna kadar. Herkesten rahmet dileği filan beklemiyorum.
Sadece yazdıklarımın anlamı ulaşsın istiyorum değer bilenlerin yüreklerine... 10.6.2019

Özlemle. İkinize 20 mart günü ekledik ağabeyimin özlemini. Dağ oldu. 10.6.2020

İyi ki... Sizi özlemek bile güzel... Güzel anmak kadar güzel özlemek... 10.6.2022
Geçen yıl yazmadım…Çünkü kara gözlüm, gül kardeşim kovit denen virüsten yoğun bakımdaydı… Yüreğim titreyerek bekledim iyileşmesini, sizlerin oralardan onu gözetmesini umarak hem de…
Oldu, yaptınız belki, buralarda kaldı ve iyileşiyor her gün… 13.6.2022

(Babamın omzuna yaslanan kızı - ben ve babam var bu fotoğrafta)

1989... Afyonkarahisar. Evimiz… Gercüş’ten izne gelmiş bir yorgun savcı… Canım babam; Sen gideli benim dağım yok artık... Gülüşüm yarım. 16.6.2013

İkimiz de çok sevdiğimiz aynı kadına bakıyoruz... Annem çekmişti bu fotoğrafı. Yaz ayında bile buz gibi olur Afyonkarahisar geceleri... Ama ortam samimi… Ilık... Babam ölene dek bir tek kötü söz söylemedi, incitmek söz konusu bile değil... Sadece sağlığına dikkat etmedi diye üzüldüm… Ama o beni üzmek için özel yaptığı bir şey değildi... 16.6.2014

Haziran... Sıcaktır hep. Yakar. On beş-on altı Haziran ile direnen insanları... Üçüncü pazarında ise babasını özleyen kızları, oğulları... Babaları özleme zamanıdır Haziran... Çünkü bazı babalar zorunlu bir yolculuğa çıkıyorlar erkenden... Benimki de öyle yaptı...Gidişinin dokuzuncu yılında... Emeği ve sevgisini arıyoruz oğlum, eşim, ben... Hiç sakınmadan verdi bize hepsini, hem de yıllarca... 16.6.2016

Aynı fotoğraf altına gelip... Çekildiği günü, yeri, çekeni anımsamak... Hepsi hüzün... Bir dünya özlem... Her yıl, artarak... 16.6.2019

Annem yaptığı ağıtlarla sesini sakladı bize... Onca yıl ardından her yıl dinledik babamla ya da ondan sonra da... İlk zamanlar acıtıyordu içimi... Eşlik ediyordum o ağıtlara... Ama son yıllarda güzel bir gülümseme ekliyorum hüznüme... Hiç değilse sesin bizde diyorum... Öyleyse gitmiş sayılmazsın ki... Ama ah! Babamın sesini saklamayı düşünemedim... 16. 6.2020 (Çok sonra Divriği’de çekilmiş bir video kayıtta dinledim de… Hiç gitmemiş gibi oldu sevgili babam…)
Usul yürür, eli yakışarak iş yapardı her alanda, tarladan yemeğe, dikişten böreğe... Yaylada yaşamanın, doğayla bütünleşmenin bir görünümü... Çok az tanık oldum öfkesine... Bana hiç. Oruç ve sigara zamanları orta yere... Ama genellikle o kadarı kadı kızındaki kusur deyip, “Sevgi dolu bir babaydın!” yazdırdım mezar taşına. Her zaman... 16.6.2021

Şöyle yaslanmayı nasıl özlüyor insan... Gidişinin on beşinci yılı artık… Ama özlemenin de yaslanabilecek bir dağın yitmiş olmasının da sonu gelmiyor… Gebze, 14. 6.2022 Ünsal Çankaya

Üvercinka Dergi, Aralık 2023, Sayı 110.