Translate

sarmal çevrim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sarmal çevrim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ESİYOR RÜZGÂR

ESİYOR RÜZGÂR

Ama sizin kapınız bütün açık
Anahtarsız, kilitsiz ve tavlanız
Düşmanlığa bilerek açılmış gibi sanki.
Şeşe beş değil dermesi, menteşesi düzensiz
Oynamadınız belki, hiç mi izlemediniz?

Bunca kırıp dökmeyi başaran yüreğiniz
Dostlukları ölümden önce azaltıyor ya
Dostlar ve yürekleri sizle olmadığında
Ölümden sonrasına nasıl kalır sesiniz,
Anlamadınız tamam, hiç mi düşünmediniz?

Sizin bütün pencereniz perdesiz
Ama içerdesiniz, yaralı, savunmasız
Kaldığından geceniz esiyor rüzgâr.
Yanlış gördünüz diye nasıl da kırıldı zar
Onarılmaz, artıyor durmadan geleleriniz.

Hastalıktır eni sonu cereyanda kalmanın
Kapılar kapanmalı, perdeler inmelidir.
Esirek denecek belki düşüp savrulmanıza
Ruzigârı kesmez esmek, kuytuluğa giriniz
Rüzgâr esiyor çünkü, esecek, kesintisiz.

Gebze, 28.3.2018, Ünsal Çankaya
Sarmal Çevrim, Ocak-Şubat, 2020, Sayı:13.

MAVİ GÖK ALTINDA

MAVİ GÖK ALTINDA

Toprak bereket dilini çok oldu unutalı
Ne severek koruyan var ne de bağrını yaran.
Avucumuza alsak özü bataklık gibi
Toprak kokusu değil avucumuzda kalan.
Börtü böceğin yuvası insan eliyle talan.

Rant için betona tapan unutsa da tek gerçek şu
Üzerinde yaşanan da içine karışılan da
Topraktır, Veysel'in yâri, şaire şiir yazdıran.
Topraktır can veren yine ağaca ve çiçeklere.
Mavi gökyüzü altında bir kan istemez içine
Ne insan ne de hayvandan.

Dökülmeye görsün ama kan kan ile yunmaz diye
Toprağın duası bulut ağar göğün bir ucundan.
Canı yanan insan ağlar döker gözünün yaşını
Gözü toprakla doymayan soysuzlar da anlamalı.

İnsan yemez, hayvan yemez tohum versen ürün öder
Toprak doyurur karnını borçlu kalmaz kimselere
Canımız tenden uçunca bağrında yerimiz olan
Ana kucağımız sanki, baba ocağı, ısıtan.

Gebze, 8.3.2018, Ünsal Çankaya
Sarmal Çevrim, Temmuz-Ağustos 2020, Sayı:16

ÜŞÜSE DE

ÜŞÜSE DE

Umutla çıkılan dağlar tepeler
Yormaz ki çıkanı çığralarında,
Zirveye bir gölge bırakır bulut.

El ele tutuşsa tüm sevdalılar,
İniş, çıkış kolaylaşır yaşamda,
Zorları sitemsiz dağıtır bulut.

Üşüse rüzgârda, akı, karası,
Şimşek çeker, haykırır gürültüyle,
Biraz kaçar, az oynaşır göğünde.

O bir yudum sevincinden utanır,
Unutur ağlamak neydi bilen yaşını,
Gülerek koşturur yağmur olmaya.

Sadece kendini düşünmez çünkü.
Anımsar özünü, yumar gözünü,
Her damlada ölüp, sökülür bulut!

Gebze, 7.10.2019, Ünsal Çankaya.
Sarmal Çevrim, Ocak-Şubat 2021, Sayı:19

( Son dizede bağ fiili sonrası virgül olması yanlış deyip sadece virgülü kaldırmak yerine editör 'onayımı alıp', "her damlada ölüp ölüp sökülür bulut" yapmıştı son dizeyi, yayımlanmış halindeki biçim bozulmasını gördüğümde o kadar üzüldüm ki... Çünkü gelen öneri iletisindeki dizede ölüp ölüp var, virgül yoktu ve benim yolladığım hali "ölüp ölüp" sandım galiba ve yayında aradan virgül çıkacak sandım geceyi ikinci yarılamışken... Dalgınlık benim... Olan oldu tabi.. Değişmez dergideki.. Ancak bir kitaba girerken aslını koymalıyım, bu yüzden buraya alırken doğru halini aldım, ben kitap yapmasam bile bir yapan çıkacaktır nasıl olsa bunları.
Sonra...
Bir daha abonelik yenilemedim ve yayımlanacak denen bir başka şiiri de sonraki sayılarda yayımlamadıkları için bir daha ürün de yollamadım dergiye...
Bağ fiil konusunu araştırdım sonra, virgül koyulduysa öncelerinde sonrasına da virgül gelebiliyordu ve...
Şiirimde ortadaki dizede iki virgül olduğundan benim yazımım doğruydu, ayrıca şiirimde ikileme olmayan bir dizeye ikileme yapacak bir sözcük eklenmesi de bence yanlıştı.
Size sordum diyecek, niye böyle yaptınız desem, o dizeye sözcük eklediğini fark etmediğimi, sadece virgülü kaldırmak istediğini sandığımı ise bilmeyecek editöre de siz bağ fiil konusunu da yanlış biliyormuşsunuz diye geri dönmedim.)




ASIL YORGUNLUK

ASIL YORGUNLUK

Evler kadar tenhalaşıyor içimiz
Uçsuz bucaksız yollar kadar.
Hepsi tenhalığıyla doğruluyor
Bozkır için biçilen coğrafyayı
Kimsesiz dağlar, plâtolar, ovalar.

İçimize dolan bu ıssızlık
Unutturuyor geceyi, yıldızları.
Bozkır yabanlığıyla doğruluyor gün
İnsana biçilen haritayı.

Kim sevse, çok sevse değişmiyor
Bitiyor dokunmanın sıcaklığı.
Uzaklaşıyor eller, tenler çoraklaşıyor
Gülerken çoğaldığını unutuyor hem,
İnsan yapayalnız başlıyor ağıtlara.

Üşütüyor esen yel, yağan yağmur, tozan kar
Trenler katar katar yük taşırken sılaya
Aştığı bozkırların beklenen çağrısına
Uyup iniyor insan yorgun umutlarıyla
Yurt bildiği gurbetin ıssız topraklarına.

Turnalar boyun eğmiyor şehrin ışıklarına
Kapılan insanları alıp kanatlarına
Düş yolu açıyorlar erkin gagalarıyla
Sonsuzluk barındıran bozkır tenhalığına.

Anlam arıyor insan işte bu olanlara.
Ruhu aynalaşıyor, aynası yansıtıyor,
Yaşamını tek seans izliyor sinemada.
Niye yaşadığını soruyor film sonunda,
Bir anlam bulamıyor kalbin atışlarına.

Yaşamaya devamı arzulasa da insan
İstemiyor dünyada anlamsız yaşamayı,
Ah dünya, yalan her şey, bitmez riya
Olmasa avunurduk şu yağacak yağmurla.

Nasıl deli bir rüzgâr var dışarda!

Gebze, 28.11.2017- 20.3.2018. Ünsal Çankaya.

SARMAL ÇEVRİM
İki Aylık Edebiyat ve Kültür Dergisi
Mayıs-Haziran 2018, Sayı:3

AYNASINDA

AYNASINDA

Sabırdır kuyuda olan, çekilip testiye dolan
Sevgi değil kin olursa dolduğu o testi çatlar
Çatlağı kalbin üstüne.

Sızdırır içindekini, bakıldıkça gözesine
Azalır aynanın özü, sırrı dökülür ardından
Dökülür yaşın üstüne.

Kördür aynalar acıya, gönül gözüyle seçilir
Seçilen ağıya döner, acıyı bal eyleyenler
Ah çekerler dem üstüne.

Mansur ki neye dönüşür, sözü düşer bir notaya
Kırılmalar yansır pesten, susulur aynaya karşı
Sır çekip dilin üstüne.

Çekilenler çoktan geçer çektirenleri hak biçer
Geçmeyen acılarıdır, destana da o yazılır
Yazılan hâlin üstüne.

Dar kapıyı zor açarlar, zordan geçeni seçerler
Kör düzeni ney çeker mi mühürlüyse kalp
Yel eser dalın üstüne.

Tanrı kayırdıysa eğer, öneme közlenir de har
O bitmeyen nar dökülür tane tane
Mansur’u dara çekseler gül açar gülün üstüne

Gebze, 1.3.2016, ÜNSAL ÇANKAYA.
SARMAL ÇEVRİM, Eylül-Ekim 2018, Sayı:5
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, 4. Baskı

FIRTINA DİNDİ

FIRTINA DİNDİ

Bu nasıl bir Temmuz ki ilk defa soğuk esti.
Oysa hep biliyoruz ta doksan üçten beri
Kendi yangınlarına bir yudum su vermedi.
Yandı, kül oldu insanlar,
İçimiz yandı bitti.
Unutulmaz
Dehşetti.
Şimdi...
Fırtına geldi, geçti.

Bulutlar siyah öfke, bun grisinden geçti.
Pamuğa döndü hepsi, gök mavi, deniz mavi,
Yer, gök nasıl temiz, ay aydınlık, gün gibi.
Toprak temiz, deniz temiz, dağ temiz...
Yeşillenmiş ağaçlar, yaseminler diyor ki
Madem kokan toprakla hava olmuş mis gibi,
Eşlik etmeli kokumla, bilsinler yasemini.

Belki yasemin sevmeli izleyip kokusunu
Belki de bir şiire başlamanın tam vakti.
Yasemin bilindi de şiir hemen gelmedi.
Güzel sözler o deli fırtınaya kapılmış,
Çirkinlerse şiirde görünmek istemedi.

Öyleyse…
Sürülsün kalem kalbe, çevrilsin zembereği,
Aksın zamansız kumlar çarkı felek hızıyla.
Yeniden yaşamasın ülkem doksan üçleri
Ebem kuşak bağlasın İda zeytinlerine
Maviler ağlamasın gökyüzü ve Ege'de.

Akçay, 28.7.2017, Ünsal Çankaya.
Sarmal Çevrim, İki Aylık Edebiyat ve Kültür Dergisi
Mükerrer yayın kazası.
Mayıs-Haziran 2019, Sayı:9 ve Mart - Nisan 2020, Sayı:14
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, 4. Baskı

BULUŞMA -1-2-

BULUŞMA

-1-

Seni az geçip , sana az kaldım.
Uçuyorum yelkovan kuşlarınca.
Akrebin kendini sokması sevdam,
Zamanı seninle ölçüyorum nicedir,
Avunmak için...

Kanım sızıyor avuçlarıma,
Gözyaşlarımla..
Akrebin zehri yalnızlığım,
Yok oluyor birden gökyüzünü anınca.
Zamanı gözlerinde yaşıyorum nicedir,
Isınmak için...

Denizi, ırmakları düşünüyorum... Masmavi...
Kayboluyor özlemler kavuşulunca.
Unutuşun kahrı dökülüyor avuçlarıma,
Akrebin hızı gözlerimdeki alev,
Zamanı sevginle taşıyorum nicedir,
Yaşamak için .

Gebze, 2.8.2008.

-2-

Çok şeyden geçiyor gönlüm, geçiyor
Vazgeçmenin tadıyla.
Umut bile usanıp yaşamaktan geçiyor
Savaşmanın sonu değil bendeki
Akrebe yenilmişlik, zehrinin akışıyla
Vurulduğumdan.

Anılar arıyorum beyin kıvrımlarımda
Belleğim zayıflıyor yılların gazabıyla
Zamanı anılarla ölçüyorum ömürde
Akrebim salınıyor, yelkovanım peşinde
Zamanı zamansız aşıyorum nicedir
Yorulduğumdan.

Gebze, 20.12.2017. Ünsal Çankaya.

SARMAL ÇEVRİM
Kasım-Aralık 2018, Sayı:6
Ocak-Şubat 2019, Sayı:7

SANDIK LEKESİ

2018-01-03 03:22:00
SANDIK LEKESİ

Yaşam uçup gidiyor havaya,
Anlar kalıyor avucumuzda,
Anılar, dağarımızda.

Gölgeleri de koyalım anıların yanına,
Derlenip dürülsün ağırlıkları.
Sandık açıldığında, lavanta kokusuyla
İçimize çekeceğiz nasılsa,
Özlem dolu o yılların ardına.

Bellek her bir anı canlandıracaktır ya
Gölgeler çok sararır mı acaba?

Gebze, 4.5.2017. Ünsal Çankaya.

SARMAL ÇEVRİM
İki Aylık Edebiyat ve Kültür Dergisi.
Ocak-Şubat 2018, Sayı:1