Translate

BARIŞ OLUYOR DESEM

BARIŞ OLUYOR DESEM

Yüz yaşını süren bakışınızdan
Kaygılar, korkular gitse çocuklar
Bahar gelse, dağlara çıksanız çiçek dermeye.
Çiğdem istesem bir çitim
Sarı kahkahalarına eşlik etseniz bana verirken
Yaşlarınız dönse yerine
Gamzelerinize kök salsa gülümseme.

Ama olmuyor, ağlıyorsunuz!

Bombalardan oyun olmuyor, öğrendiniz,
Silahlar kovboyculuktan farklıymış, öğrendiniz,
Her patlayışında bir yakınınız gitti, gelmedi eve.
Bir daha göremediniz, ölümü öğrendiniz.
Yaralanmanın düşüp sıyrılmak, öpünce geçmek olmadığını
Kolsuz, bacaksız bıraktığını, gözden, kulaktan ettiğini
Kanın sadece bu anlama geldiğini öğrendiniz hepiniz.
Kan ki dizinizdeki sıyrıkta bile içinizi yakardı,
Kabuklanıncaya kadar nazlanırdınız.

Şimdi öyle değil, biliyorsunuz!

Kalbiniz fırlayacak gibi çarpıyor uçaklar geçtiğinde
El salladığınız iyi pilotlar yok birçoğunun içinde.
Dikkat et diyen anneyi en çok siz dinliyorsunuz,
Koru kendini diyen babayı dinleyen de sizsiniz ama,
Aniden gürleyen toptan, güdümlü füzelerden, kurşunlardan
Nasıl kaçınılabilir bilmiyorsunuz düşecek bir bombadan
Başınızı avuçlayıp, büzülüyorsunuz olduğunuz yerlere.
Kurşunlar sekebiliyor yine de oyun bahçelerine, evlerinize
Arkadaşınız, kardeşiniz, siz kanıyorsunuz birden bire.
Anneniz, babanız, başka bir akrabanız
Kapı komşunuz düşüyor yere.

Mezar neye denirmiş, kazarak öğrendiniz!

Bir kuru ekmek ile doyar insan, bir yudum su ile ferahlar
Uyur huzur ile yıkılmadıkça başını soktuğu dam
Aldığı nefese şükreder, verdiği nefese şükreder
Şükreder gülümseyerek geçen tüm günlerine
Memleket ister; " tek şikâyet ölümden olan!"
Ölüm ki doğarken yazılı zaman, sıralı ise
Kıyamaz gencecik ölümlere.

Çok görüyor bunları silah tacirleri kazanma hevesiyle
Hükmetme heveslileri çok görüyor insana doğal ölümü
Yaşamak, güvende olmak, vatan sahibi olmak doğal hak iken
Haklanıveriyor bu haklar haksızlığın elinde.
Başlarına yıkılıyor o eğreti dam,
Annesiz babasız kalıyor çocuklar
Anneler, babalar birden çocuksuz.

Siz bunların tanığı, muhatabı oldunuz!

Karatma geceleri yaşandı uzay çağında
Sokaklar ateş çemberinde, karantinada insanlar
Bilgiden, belgeden, sudan, ekmekten, kitaptan mahrum
Yaşadığı yere benzeyen bakışlarını alıyor da insanlar
Can kurtarma havliyle, göçüyor yabancı ülkelere
Yosun yerine ölü çocuklar vuruyor sahillere
Garipler Mezarlığı kuruluyor illerde
İsimsiz, kimliksiz binlerce ölü
Törensiz, duasız gömülüyor, öylece.
Sevenleri bulamıyor hangi ülkeye gitse.

Ah çocuklar ondan yaşlandınız siz!

Barış oluyor desem, barış oluyor desem,
Olsa birden, kendiliğinden, oyun gibi başlasa bile
Sonra hiç bitmese, hiç gitmese, kalsa bizimle
Çocuk olsanız yeniden, sevinç koysanız gözlerinize
Yüz yaşını süren bakışınızdan
Kaygılar, korkular silinebilse
Bahar gelse, dağlara çıksanız çiçek dermeye.
Çiğdem istesem bir çitim
Sarı kahkahalarına eşlik etseniz bana verirken
Yaşlarınız dönse yerine
Gamzelerinize kök salsa gülümseme.
Utansa savaş çığırtkanları gözlerinizdeki sevinçten
Utansa savaşa son vermeyen zalimler gülüşünüzden
Yıkılmasa evler, göçmeseniz yaşadığınız ülkelerden
Şehirden şehire, ülkeden ülkeye, canınız elinizde
Göçmeseniz böyle acıtan, yok eden gurbetlere.

Barış oluyor desem, olsa birden, hiç bitmese
Korkmasanız böyle uçan kuşun gölgesi üzerinize düştüğünde.

Gebze, 5.4.2016, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Eylül 2016, Sayı:128
Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi, 4.Baskı

https://www.facebook.com/watch/?ref=external&v=10154707626309556