Kendimizin içinde, kendimizi aramak,
Buluşmak ümidiyle,
Bir kuyunun içinde su olmayı dileme!
Olunmuyor, öğrendik, zor olanın diliyle.
Nasıl oldu ki deme, fark bile edemedik,
Serabı görülmeyen vahasız çor çöllerde,
Kaybolunca birlikte.
Kum tanesi oluyoruz denizler özlemiyle,
Yel savursun istiyoruz çöl yanığı tenlerle,
Çıkıp da kendimizden gidiyoruz meçhule.
Aradığımız kalbimize iyi gelen yaz,
Ardımızda kalan geçtiğimiz güz!
Belki de bulurduk günlerimizi,
Hayra yorumlayıp düşlerimizi,
Yağardık ilk yağmurla çöl suya doysun diye.
Aynı biz olsaydık rastladığımız,
Ama değiliz!
Çünkü ateşlerle kavruluyoruz,
Küllerimiz sıcacıkken savruluyoruz,
Kırgın gönüllerle avunuyoruz,
Yaşamadıysak bile henüz ölmedik diye!
Arayıp bulamadığımız sular düş,
Susuzluktan kırılışımız gerçek.
Bir kuyuyuz, dipsiz,
Susuz ve ipsiz!
Bu kuyuya kova olsak çıkrık yok,
Çıkrık olsak ip kopar,
Orda ölürüz!
Aramaz kimse, bulamaz kimse,
Aranmak ister miyiz o da mesele.
Çokken kaybolduk, azda yokuz biz!
Gebze, 14.2.2011, 2024, Ünsal Çankaya
Eliz Edebiyat, Haziran 2025, Sayı:198