NE MEKTUP NE DE AŞK KALDI!

Bu nasıl hızlı bir çağ ki içinde çok yabancıyız,
Yanıldıkça usanıyor, usandıkça şaşıyoruz
Yaşanamayan aşklara, yazılmayan duygulara.

Ah mail olmak neydi evvel, mektup yazmak nasıl şeydi?
Eskidim tarih kadar, yaşlandım dünya gibi.
Yorgunum, senin kadar özlenen kalmadı başka biri.
İşte her şey yalan artık, kalbe sevgiyle eğim yok,
Gül kokulu mektuplara ömür verenler de kimdi?

Kalmadı okununca koklanarak saklananlar,
Mail olmuyor sevgili, nail olmuyor vuslatı.
Kalmadı yüz yüze aşklar, sevdalar göz ağlatmıyor,
Kurdeleyle bağlanmıyor, sararmıyor pembe zarflar.

Bir mektup yazacağım kâğıdın üzerine:
Bunaldım elektronikten, daraldım sanal ismiyle
Okunmuyor dosyasız yolladığın bu mektup,
Lütfen dosyala diyen yanıt iletilerden.

Hayır canım! Ne doku var ne formatı,
Dosyalanmaz duygularım, sığmaz sanal biçimlere!
Doldurup hokkama gamı, özenerek, bir masada
Kalem kâğıt tüketerek, mürekkeplere bulanıp,
Ellerimle yazacağım, son düşüm yitmesin diye.

Belki şiir olur akar, sevdam belki roman olur,
Belki de ağlatır seni, içindeki acı yakar.
Kaç paraya pullanır zarf, kaç zamanda ulaşır ki,
Bilmiyorum yanıtını, olsa hızı gerçek kadar.

Islatıp zarfın ağzını yapıştırırken kederle,
Kesilecektir dudağım, ince ince kanayacak.
Tüm özlem sığmayan mektup yanıtını almasa da,
Yüreğim bin bir ümidi yükleyerek yollayacak!

Gebze, 13.9.2018, Ünsal Çankaya.
Ekin Sanat, Ekim-Kasım 2018, Sayı:153-154.