AVUNAMAYIZ

AVUNAMAYIZ

Avunursunuz diyorlar ya zamanla,
Avunamayız!
Onlar ölünce birden büyürmüş çocuk,
Doğa emriyle.
Bence bu yalan avutamadı asla
Yanan kalbimi.

Önce annemdi ölüme kaptırdığım,
Hiç büyümedim!
Öksüzlüğüm ki teyzelerim olmasa,
Çok yakacaktı.
Dayandı özüm,
Ardımdaki dağımla çoğaldı sözüm.

Babam dağımdı derken doğruydu dilim,
Birden yıkıldı,
Kayboldu yolum.
Ardından ağabeyim, Ali kardeşim.
Dünya durmazsa yangınlarım sönemez,
Bitti gözyaşım!

Akıp geçerken,
Kendi yolunu bulup, dağ olsun diye,
Bir oğul verdim sevdiğimle dünyaya.
Su niyetiyle,
Bir ak duadır ona dilediklerim,
Yerini bulsun!

Ecel beni de alır, yaş yetmişi aşınca,
Unutulmazsam.
Unutsa ölüm,
Çaresizlik içinde sürüneceğim.
Çünkü yoruldum, yetemeyecek gücüm,
Dağa dönmeye!

Gebze, 11.1.2025, Ünsal Çankaya


Avunamayız dedim. Çünkü kısaca bir eksilme öyküsü var bu şiirde... 
Eksiliyorsak eğer...
Avunamayız...

İşte anne-baba ve beş çocuklu bir aile... Şiir bu fotoğraf...  Yıl 1968.
On yaşımdayım ben. Kardeşimin yolda bulduğu minik kaplumbağaya bakıyorum. 
Babamın üstünde dışarlık giysisi, lacivert demiryolcu takımı... Şapkası eksik, onu sadece görevde takıyor. Ablamla bende bir komşumuza bayramlık diktirdiğimiz elbiseler... Zaten yılda bir giysim oluyor, sıra gelirse... Gelmezse ablamın küçüleni bana... Yeni olsun diye hiç diretmedim... Hiçbir yaşımda umursamadım giysiyi filan... Halen de kendim tadil eder giyerim biraz daralanı, kısalanı... Kendim örerim kazaklarımı.

Bir hafta sonu gezisinden bu fotoğraf... Ortanca dayım öğretmen olarak yakın bir köyde ve fotoğraf makinesi onun, hafta sonu olduğunda bize geliyor, annem kardeşi geldi diye heyecanlı, mutlu... Ne yedirsem de mutlu gitse kardeşim derdinden gayrı derdi yok... Hepimiz yanındayız çünkü...
Kaplıcaya gitmiştik o gün, kızlar kadınlar, erkekler erkek hamamında, havuzlarında dertten kederden arınır o kaplıcanın suyunda... Ben çabuk hasta oluyorum diye esintili havadan nem kapmamam için ıslak saç örgülerim pamuklu eşarpla bağlı...

Aile olarak beşimizin aynı anda olduğu sadece dört fotoğrafımız var, bir tek bunda ailemiz yalnız, diğer üçünde büyük dayım, ailesi, çocukları ya da dedeler-babaanneler filan var... Yani bu fotoğraf eşsiz bir şiir. Bakan herkes kendi şiirini hayal edebilir elinde tek bir kare fotoğrafları olmasa bile. Çünkü biz bu fotoğrafta tastamamız. Eksiksiz bir aileyiz. Mutluyuz. Huzurluyuz. Birlikte bir gezideyiz.

Sonra...
Dağıldık. Ağabeyim Eskişehir'e matbaa çıraklığına... Ablam evlendi öğretmen olduğunda... Kalan üçümüz uzak yerlerde üniversite okumaya. 
Sonra eksilmeye başladık.
Annem gitti önce ölüme, yıl 1990... Babam  2007...  29 Temmuz... O yıl da böyle korkunç sıcaktı hava...  Sonra ağabeyim... Mart 2020... Sonra en küçüğümüz... O masum çocuk... Şubat 2024. Eksildik... En çok da onun gidişiyle eksildik... Eksilmekle kalmadık... Biraz dağıldık... Biraz mesafelendik... Arayıp sormaz olanları arayıp sormak istesem de artık harekete geçmek gelmiyor içimden... Acıya dayanma gücüm kalmadı da biraz uzak olana daha az üzülürüm mü sanıyorum ne... Belki öyle olur... Belki de onlar benim ardımda kalır da fazla üzülmesinler için... Karışığım yani... Karmakarışık...

Fotoğraf Altı Yazıları serisinde çok yazım var yedekte, ama bu şiir bu fotoğrafla, hatta bu yazı ile birlikte bu ay için yayımlanırsa... Ruhu şad olur babacığımın... Kıvırcık kızım beni yine unutmadı der belki de, gittiği yerde belleği yerine gelebildiyse... 

Kalan tüm sevdiklerime sağlık diliyorum, (Benimkisi biraz sıkıntılı bu ay da, düzelteceğim ama- çünkü üç aydır diyetteyim) Sağlık dilemekten başka elimizde kalan da umut, ülkede barış ve huzur içinde yaşamaya ilişkin umut...

Gebze, 26.7.2025, Ünsal Çankaya
Gerçek Edebiyat com, 27.7.2025