GURBETTİR

Biz gideriz dağlar kalır yerinde
Emir Baba, onca yayla yerinde
Pınarlar da çağlar sel olur gelir
Aykız'ın selamı dağın gönlüne..

Gebze, 24.06.2018. Ünsal Çankaya.
Facebook ve Twitter sayfamda ve Üvercinka 92.Sayıdaki yazım içinde.

MAVİ GÖK ALTINDA

Toprak bereket dilini çok oldu unutalı
Ne severek koruyan var ne de bağrını yaran.
Avucumuza alsak özü bataklık gibi
Toprak kokusu değil avucumuzda kalan.
Börtü böceğin yuvası insan eliyle talan.

Rant için betona tapan unutsa da tek gerçek şu
Üzerinde yaşanan da içine karışılan da
Topraktır, Veysel'in yâri, şaire şiir yazdıran.
Topraktır can veren yine ağaca ve çiçeklere.
Mavi gökyüzü altında bir kan istemez içine
Ne insan ne de hayvandan.

Dökülmeye görsün ama kan kan ile yunmaz diye
Toprağın duası bulut ağar göğün bir ucundan.
Canı yanan insan ağlar döker gözünün yaşını
Gözü toprakla doymayan soysuzlar da anlamalı.

İnsan yemez, hayvan yemez tohum versen ürün öder
Toprak doyurur karnını borçlu kalmaz kimselere
Canımız tenden uçunca bağrında yerimiz olan
Ana kucağımız sanki, baba ocağı, ısıtan.

Gebze, 8.3.2018, Ünsal Çankaya
Sarmal Çevrim, Temmuz-Ağustos 2020, Sayı:16

HAİKUMSAL ACILAR

Sesimizi gün
Isıtıyorsa her gün
İnsanlık için

Kullanmayalım diye
Kısmak isterler bir gün.

Yele veririz
Ele vermek yerine
Kalpte olanı

Uçurumlar içinde
Yankılanır kördüğüm

Sesimizi yel
Alıp taşır yokluğa
Unutmak için

Çekilen acıları
Gizleyemez tınısı.

Gebze, 21.2.2020, Ünsal Çankaya
25.2.2020, Gerçek Edebiyat.com

BAKIŞ VE DOKUNUŞ

Bir fotoğraf; yeşil bir parka var bankta, başlığında sahte kürk.
Bekliyor sahibini, gelip de giysin diye.
Eşyalar bilmiyor çünkü öğütülen zamandır, giden gelmez geriye.

Bir avukat, hukukçu ve çok bilge, dokunuyor o parkaya sevgiyle.
İçindeki Deniz'in deniz olduğu zaman, zamanı aşsa diye.
O biliyor olmazı, acı yüklü kalbinde.

Yüzlerce kurgu davada sanık ya da savunmandı o yıllar,
Adı Halit, Çelenk'ti düşleri için yaptığı mücadele,
Ak alnının üstünde.
İnsanlığı yükselirdi hepsinin üzerinde.

Parkanın içindekini astılar öyle gitti.
Mayıs'ın altısıydı, gencecikti, fidandı.

Gitti parkanın içindekini düşünerek seven elin sahibi.
Ruhu sonsuz kere gençti, bedeniydi yaslanan,
Biz o insanın acısının tanığıyız şimdi o fotoğrafta,
Yetse gücüm can verirdim, yetmedi bakışının.

Deniz çoktan gitmişti de parkasıydı boş olan,
Anısı hazinemizdir, odur anmaya kalan.

Bakışıdır bizi yakan fotoğrafla anılanların, yaslarıyla yaşlananların,
Düşleridir, düşünceleri, olsa yapardı diye umduğumuz rüyalar.
Gitmeyen o anlar işte, bir de anılarımıza değen o fotoğraflar.

30.1.2016. Gebze. Ünsal Çankaya.
6 Mayıs 2018, SOL İTİRAZ. COM
6 Mayıs 2020, Gerçek Edebiyat. com

GÜN ESKİSİ

Kâl-u belâdır
Taşın öğrendiğini
Sustuğu zaman.

Ustalar gitse
Çırağı izler gizi
Yoldur kutsanan.

Gün bile dündür
Dönse baksa geriye
Sonsuza varan

Çünkü biten ömürdür
Her şeyi eskitir an.

Gebze, 14.12.2017. Ünsal Çankaya.
16.2.2020, Gerçek Edebiyat Com

ÇATLIYOR SU

Hasedinden olsa neyse, inadından,
Kalbinin tam ortasından, çatlıyor su.
Bildiğimiz, arı duru akan su!

Çatlayınca göğe ermiyor başı, toprağa karışıyor,
Bilse çatlamaz, öz haline dönmezdi.

Emilen süt değildir o, insana varlığıyla
Suyunu unutturup, ayıran, susuzlukta.
Akan su da duran su da ana sütü değildir ki emilsin,
Aslan sütü der koyanlar, bardağa dolduğunda.

İçince dünyanın dönüşü denge, herkes iyi, saki güzel.
Kafalar sünger, kalpler taşa dönse de içenler güzel.
Su bile beğenir kendini şişip, çatlamıyorsa,
Dili ulaşıp destana, küfre dolanmıyorsa.

Sorunlarsa güzel değil, hiç değil!
İçip içip unutmalı sorunları, mutlaka.

Ve tanrılar diyor ki kaçın tüm sorunlardan,
Soruna çağırandan kaçın çok uzaklara.
Unutun kendinizi, unutun bendinizi,
Kalmaz sorun, siz onu unutunca.

İşte tam o sırada çatlıyor su, sığmıyor yatağına.
Sığınmıyor toprağa. Tutunmuyor buluta.
Çatlıyor. İnadından. İnanmıyor akmaya.
İnanmıyor buharlaşıp uçmaya.
Donuyor utancından.
Buz oluyor soğukla.

Çatlamazdı inan ki bir inansa kalbine sığmayana.
İnanmazdı, aklı galip sayarak. Ama akıl değişmiş!
Çatlıyor toprak gibi, çanak ve çömlek gibi.

Ne olup ne bittiyse tanrıları dinliyor,
Çatlıyor su, dönüyor batağına!

Gebze, 5.1.2020, Ünsal Çankaya
Şiiri Özlüyorum, Mart ,Nisan 2020, Sayı:94

NİLGÜN MARMARA

“İyi bakın benden sonra kuşlara”
Deyip, gidiverdi yıllar öncesi.

Kimseye kalmaz ki kimsenin kuşu,
Cankuşları son uçanla gidiyor.

Gebze, 13.2.2020, Ünsal Çankaya.
(Facebook sayfamda, aynı gün)

RÜZGÂRA SÖYLENEN

(Işıl Özgentürk'e sevgiyle.)

Rüzgâra söylenir sevdalarımız
Alıp alıp götürsün diye yâra
Yüksünmeden kucaklar esintileri
Ulaştırır yankılana yankılana

Rüzgâra verilir umutlarımız
Alıp götürsün diye yarınlara
En mavisiyle çoğalır esintileri
Ulaştırır ışıl ışıl dünyalara

Rüzgâra yüklenir kederlerimiz
Alıp alıp dağıtsın diye uzaklara
En özgesinden türkülenir esintileri
Kaçırır yüreğimizden fırtınalara

Gebze, 14.5.2008, Ünsal Çankaya.
20.9.2016, Gerçek Edebiyat içinde.

KABUKSUZ

Bir yara kanarken kabuk bağlamaz.
Kanaması durmaz kabuk tutmazsa.
En basit döngü bu her yara için
Nedenleri basit olamasa da.

Türkülere sığınalım o zaman
Merhemdir her türkü yakıldığında.
"Tabip sakın değme yarama" der ya,
Açan da gelmesin kabuklanınca.

Aykız'ım adalet aradım durdum,
Vermediler bana son bulduğumda.
Ömrümü haksızla yoran feleğin
Kırılaydı çarkı vurulduğumda.

Ne yazık ki sapın benden diyordu
Kesilen ağaçlar kesen baltaya.
Ne o çark kırıldı ne adalet var,
Hâlimiz böyledir soran olursa.

Gebze, 29.1.2020, Ünsal Çankaya.
1 Şubat 2020, Gerçek edebiyat.com

Tarihte bugün hâkim adaylığına başlamıştım.
Adalet için çırpınan kalbim her haksız eylemde bir yara aldı.
İstemeden ayrılışım son hançer, kaldırdılar kabuğunu yaramın.
Kanayıp duruyor ömrüm öylece.