Translate

YAĞMURSUZ OLSA NİSAN

Ömrün zor günleri için tez geçsin isteriz hep. Nisan yağmuru kadar bile olmasın ömrü...
O zorluğu sevdiğimiz yaşarsa...
Hiç yağmuru olmasın nisanın demek nasıl da kocaman bir sevgiyi imler yaşamda.

Yine kazandık bir büyük savaşı.

O gün geldi ve geçti...
O gün yaşananı yazdım, ki unutulmaya.
Yazdım, yayınlandı... Aldım aşağıya. Gebze, 7 Eylül 2019.


YAĞMURSUZ OLSA NİSAN

" Bülbül kaça aldın gülün nargını,
Gül alıp satmanın aman zamanı değil"

O bir Divriği türküsü. Bugün eve dönerken, şehir mezarlığının da neredeyse dengine gelmişken arabanın radyosunda yükseldi.

Bir iç çekti... Divriği türküsü dedi. Sustu.
Bir iç çektim... Eşlik ettim türküye... “Gül alıp satmanın zamanı değil...”

Nasıl da yalnızız şu dünyada.

Bir sevinci, bir üzüntüyü onlara da yük olmasın diye paylaşmayı bırakalı çok olduk.
Ben arada dayanamıyorum, yine arıyorum Ali kardeşimi. Bugün o da bir diş operasyonu geçirmiş ve
perme perişan hâlde olsa da yetişti kuzusu, karısı, canı ile canıma.

İyi ki hiç olmazsa o yakınımda diyorum...
İyi ki ne zaman daralsam koşuyor imdadıma...

Nisan’ın ilk günü hep üzer. Artık çok geride, neredeyse kırk beş yıl geride kalan bir anıdır nedeni. Gülümserdim önceleri... Şimdi artık anıyı paylaştığım taraf kalmadı ve tek başına pek ağırmış anılar.

Ortası sevindirirdi hep. Yine öyle olsun dileğimi koyuyorum şuraya...
Çünkü Muzaffer ile 1988 yılı Nisan ayı ilk maaş günüydü karşılaşmamız... İlk bakış, ilk görüş, ilk ölçümleme... Sonra onunla Ankara, Eskişehir yolculukları hep ilk haftanın sonunda...

Bugün yine ağır bir ameliyat geçirdi ve evdeyiz şimdi.
Azıcık dinlendik. Azıcık kendine geldi... On gün sonra kontrol. Orada yeni ve derin bir kazı gereği doğmazsa eğer rahatlayacağız. Sonra üç ayda bir kontrol. Yeniden oluşmasın...

Tanrım… Duy beni! Tümörlerle sınayıp durma beni.

Benim ömrümü çalan tümörün ilki oğlumun doğumundan bir hafta önce saptanmıştı ve henüz
teskere almayan bir tabip teğmen olan asker Muzaffer Ankara Gata’da ameliyata girdiğinde iki gün kalmıştı oğul vermeme. O zaman da üçüncü gün çıkıp geldiydi, orada da daralmıştı yatmaktan.
Çünkü illâ evini ister, illâ o ev kendini en rahat hissettiği ev olacak ve bu ev tanımı dünyada çok az sayıda mekâna karşılık gelir... Haziran 8 dediğinde doğumevine gelip, oğlumla beni alıp çıkmıştık hastaneden. Yaşar ağabeyimin evinde almıştık soluğu. O zaman karnımdaydı oğul, her acımı, benimle, aynı anda, belki çok üzülerek, beraber yaşamıştı o yıl.

Bugün oğula haber vermedik. Bugün Muzaffer'in ağabeyine haber vermedik.
Bugün geceYaşar ağabeyim aradı, o yaralı bereli, hasta yattığı yerden "söyleme!" dedi, Ali ve ben söyleyemedik... O gün ömrümüzden çalınan ömür olmamış gibi köyden, oradan, buradan söyleştik.

Yazmasam öleceğim kahırdan. Yazıyorum an be an... Kendime hayrım yok benim, ona bir şey olmasın idi tek duam. O iyi olsun ve taşısın bizi taşıyabildiği kadar... İyi olacak inşallah diyor kalbimdeki mistik yan. Ömür işte böyle bir şey... Kendi taşına değil, bir başkasına dayıyorsan sırtını ve başını daha kolay yaşanıyor dünyada...

Tanrım... Orada mısın? Dokunma artık ona... Bu iki oldu... Uzak dur ya da uzak tut dertlerini...
Her dert Allahtan diyor çünkü insanlar... Derdi veren Allah dermanı da verir diyorlar...
Sen dert de verme ki uğraşımız olmasın derman arama. Yakma canını... Yakma canımı...
Nisan yağmurları eşlik etmesin yaşlarıma.

YAĞMURSUZ OLSA NİSAN

Yolumuza çıkan bir türkü oldu
Nisan dedim ömrün öte yanına.
Beri yanda ömrüm gül karışığı.

Kimse bilmez kimin ne yaşadığını.
Bir türküye yoldaş ettim yaşımı
Çağım gül kuruttu bağımda Aykız.

Gebze, 6.4.2019. Ünsal Çankaya.
Tmolos Edebiyat, Eylül-Ekim 2019, Sayı:80

(Dip Not: Kanserden değil geç kalmaktan, erken müdahalede ise düzenli kontrolü yaptırmamaktan korkmalı diyor tıp ilmi. Eşimin umudu, bizim sevgimiz eklendi erken müdahaleye, bir kez daha yendik kanseri. İlk üç ayın sonundaki kontrol sonucu: Tertemiz!
Bu bilginin yarattığı sevinci,  başa gelen deneyim ve sonucu ilk yazıya ek olarak, okuyacak herkesle paylaşmayı dileriz. Gebze, 27 Temmuz 2019)