Dil Nehri E- Dergi Cumhuriyet ve Edebiyatımız
soruşturması için yanıtlarım.
Cumhuriyet ve Edebiyatımız Soruşturması.
Ben sadece artık bu soruşturmalarla oyalanmak, kendimizi ya da birilerini kuşak
kuşak sınıflandırmak yerine ülkenin, dilin nereye gittiği konusu ile
ilgileniyor mu insanlar, yurttaşı oldukları ülkenin dilini tüm kuralları ile
biliyorlar mı ve bildiklerini doğru kullanıyorlar mı gibi kişisel
hesaplaşmalarını yapmalarını isterdim. En basit yazım kurallarını bilmeyen ve
kendini yazar olarak tanımlayan nice insanı gördükten sonra.
Cumhuriyet ile özdeş şair tektir. Nâzım Hikmet Ran. Onu ayrı bir soruda
sıralamaya koymak içime sinmez. Salâh Birsel ve Melih Cevdet Anday, Tahsin
Yücel'i en iyi denemeciler arasında sayıp sınırlamak da istemedim. Çünkü
aynı zamanda edebiyatın diğer alanlarında da onlarca eserleri var beğendiğim. Örneğin
Asım Bezirci de neredeyse tüm kitaplarını okuduğum için yalnızca eleştirmen mi
sayılmalı seçemedim.
Bu yüzden sorularını silmeden altına yanıt yazacağım sadece iki soru
seçtim.
7.Cumhuriyet edebiyatı,
özellikle 80 sonrası müfredatta yeterince yer alıyor mu? Ders kitaplarına göz
atıyor musunuz?
Eğitim sisteminin her gün biraz daha dinselleştirildiği
günümüzde görseller ile minicik zihinlere "kadın ve kız evde yaşar,
erkeklerse dışarda" diyen bir bilinçaltı eğitimin, ülkenin en tarafsız
yayınlarını yapması ve Cumhuriyet değerlerine bağlılığı ise anayasa gereği olan
TRT kurumunun her kanalında ve ama özellikle çocuk kanalında, tüm
programlarında olduğu gibi özellikle yaptırılan çizgi dizilerinde ( Daha dini
ağırlıklı kanalları bilerek es geçiyorum-onların amacı zaten toplumu o yolda dizayn
etmek) yine aynı bilinçaltı eğitimin verildiği yerde bu soru hayattan çok
uzak. Ne 80 sonrasına ne de 80 öncesine gereken önem verilmediği net.
8.Kendi kuşağınız
dışında cumhuriyetin hangi kuşağı içinde yer almak isterdiniz.
Belki on kitaplık şiirim, üç dört kitaplık deneme ve anlatı türü yazım
yayımlandı kâğıda basılı ve e-dergiler ile edebiyat sitelerinde.
Adım, derleyicisi Veysel Gültaş olan Kadı Burhaneddin'den Günümüze Hukukçu
Şairler Antolojisi, 2012 yılı Türkiye Barolar Birliği yayını Hukukçu Şairler
Seçkisi içinde, Şiirin Yüzleri-Ankara, İbrahim Demirel Objektifinden çıkan
portrelerimiz ve şiirimizle Çankaya Belediyesi Kültür Yayını bir albümünde,
Şair Ali Asker Barut'un Kalbim, Cümle Şair Dostlar Bahçesi ve Beş Şiir Dersi ve
Şairler Sözlüğü içinde, Şair Gültekin Emre'nin Kardeş Günlükler kitabı içinde, Şükrü
ve Özcan Türkmen tarafından yazılmış Çavuşlu Sülalesi ve Suvermez Köyü
kitapları içinde şiirlerimle yer aldığım gibi, yazarlığım ve şairliğim de
vurgulandı. Zaten bu vurgulamanın varlığı kendi dışımızdan olduğunda önemli,
çünkü insan şair ve yazar sıfatını kendi kendisine vermemeli.
Ben sadece içimden geldiğince yazmayı önemsedim. Yayıma değer bulunmasa
yayımlanmazdı dediğim tüm şiir ve yazılarımı da yayımlandığı dergi, yıl ve
sayısını belirterek bir web sayfasında, sırasıyla topladım. İleride bir gün
birileri “Neler yazdı?” diye merak ederse dergi arşivlerini taramakla
yorulmayacak, yirmi yıllık yayın birikimimi Ayışığında Gece adlı blogger bloğumda
bulacak.
Kitap bastırmayı kolaylıkla halletmek mümkün ülkenin şu ekonomik çıkmazında,
üste para vererek!
Bunu tercih etmedim hiç, etmeyeceğim! Herhangi bir yayınevinin de kendiliğinden
sizin eserleri basalım diye talip olmayacağı besbelli. Oysa ben hâkimlik
yaptığım dönemde Fikri ve Sınai Haklar Yasası uyarınca açılan özel tür davalara
bakmakla da yetkiliydim. Ne telif yasası yeterince hüküm sürüyor edebiyat
dünyasında ne de sistem 'çok tanınmış" isimler dışında birilerini de
duyurma özeni ve çabası içinde. Ben de zaten herhangi bir yayınevine
dosyalar yapsam da yollamadım göz atın diye.
Benim kalbim okurlarda "bence iyi bir şairdi, ya da yazardı…" olarak
kalmaktan öteye hayal kurmayı filan gereksiz buluyor ülkenin siyaseten gittiği
karanlık yolu gördükçe.
Ama ülkemin değerlerine sahip çıkmanın, acılarını görmenin de sadece bir
kuşağa mal edilmesini doğru bulmuyorum. Toplumcu şair bile bu
anlamıyla sınırlayan bir tanımlama...
Bu yüzden “Hissettiğimi olduğu gibi yazan biriyim, herkesçe de böyle bilinmeyi
istemek hakkım.” diyebilirim. Kuşaksız, bağsız, bağlantısız, koruyucu,
kollayıcısı olmadan var olan biri olarak diyorum ki sonuç olarak, “Ben herhangi
bir kuşakta adı anılan biri değilim, herhangi bir kuşağa dahil sayılmak da
istemedim hiç. Yine de edebiyat tarihi ilerde bir gün bir yere
konumlandırırsa çoktan gittiğim bu dünyada adım bir şekilde anılmış işte,
bir süreliğine de olsa ölümden önce bilinmesem de sonraya kalabilmişim"
derim oralardan bunu görmek mümkünse.
İçten selâmlar yolluyorum her zorluğa karşın edebiyata gönül veren tüm
insanlara.
Gebze, 9.11.2023, Ünsal Çankaya.
Dil Nehri E- Dergi, Kasım-Aralık 2023, Sayı:5
( Toplu yanıtımdan kısmi paragraflar 'Soruşturma düzenleyen' tarafından ilgili sorular altına kopyalanarak yayımlanmış, ancak eksiktir.
Ben tümünü paylaşmanın doğru olacağına inanıyorum tabi, o şekilde paylaşılmalı dileğimi de iletmiştim, olmamış:((. )