Translate

AÇLIK

 AÇLIK

"İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Soner Akdoğan, depremle ilgili değerlendirmesinde, “Toplum vicdanında ölmek, ölümlerin en onursuzudur” dedi." Ant Sanat Bahar 2023, altıncı sayıdan aldım cümleyi. "Hepimiz bu depremdeki sorumluluktan payımıza düşeni almalıyız." diyor sonra da.

Yazıya başlığı bu cümlenin anımsattığı bir yazar yüzünden, onun dünyaca ünlü kitabının adını verdim.

Sanal dünyada kitap hakkında yüzlerce değerlendirme var: "Açlık, Norveçli yazar Knut Hamsun‘un 1890 yılında yayımlanan ilk romanıdır. "diyor ilki: "O dönemde Norveç romanına egemen olan toplumsal gerçekçilikten kesin bir kopuşu simgeleyen eser, yeni bakış açısı ve coşkulu şiirsel üslubuyla Avrupalı yazarları derinden etkilemiştir. Eserde, yazarın gençlik yıllarında yazar olmak için verdiği mücadele etkileyici bir üslupla anlatılmaktadır. Roman, açlığı en korkunç derecede yaşayan bir yazarın öyküsüdür. Açlık kahramanın fiziksel ve ruhsal durumunu derinden etkiler. Knut Hamsun, bu hâli Açlık adlı eserinde ustalıkla anlatmaktadır." diyor devamla.
Bir başkası: "Okurken dizlerimizin dermanı kesilir, adı verilmeyen karakterin yerine karnını doyurmak için hırsızlık yapmak ya da parmağını yerken onu durdurmak isteriz. Çünkü metnin her sayfası bize gururlu bir adamın hikâyesini anlatır." demekte, hayranlıkla.

Açlığın insana neler yaptırabileceğini, umutlarla açlığa ne kadar dayanılabileceğini ve çıkar yol kalmadığında insanın hayallerinden vazgeçmeyi seçmek zorunda kalışını ve bu vazgeçişin bedelinin karın tokluğu olduğunu anlatıyor bence de...
Ama açlıktan öte insan olmanı gereği siyasal tutumların nelere mal olacağını anlatır yazarın sonu.
Şöyle diyor bir yazı bu konuda: "Hamsun için bir anlamda sonun başlangıcını siyasi görüşü hazırlamıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazileri desteklemesi, ülkesinin Almanya'ya karşı koymaması gerektiğini söylemesi ve rivayet olarak kalsa bile kazandığı Nobel madalyasını Hitler'e armağan etmek istemesi gibi etmenler nedeniyle savaş sonrası Norveç toplumunda Hamsun büyük bir prestij kaybına uğrar ve vatana ihanet suçlamasından ötürü rekor bir para cezasına çarptırılır. Tıpkı Göçebe romanında olduğu gibi bir yaşlılar evine yerleştirilir ve 1952 yılında odasının banyosunda ölü bulunur…"

Peki karın tokluğu her şey midir? Açlığın karşıtı mıdır doymak, insanca yaşamak önemli değil midir?
Bedenen beslenmek için ruhuyla da sonuna dek insan kalmayı başarmak değil midir insan olmak?
Böyle bir soruya yanıt bulma zorunda olmamak bile açlıktan iki adım, karın tokluğundan bir adım ilerde olduğumuzu anlatır bize. Şükredin deyip duranlara olduğumuz yer için borçlu değiliz ama niye bize şükür tavsiye edip durduklarını anlayacak yerdeyiz. Bireyiz çünkü, sorgulayabiliyoruz çünkü...

İnsan bu dünyada açlıkla terbiye edilmediği bir düzen hayali kurmuş, toklukla yetinmek zorunda bırakılmadığı bir dünyaya sahip olmuş ve olduğu yere onurlu bir kimliği taşıyabilmişse eğer o insanın hayalinin ilk adımı tamamlanmış demektir. Sonrası sürdürmek ve en sonu ardında bu ismi bırakarak ölmektir... Yani onurlu bir ölüm paha biçilmez bir mirastır ardımızda kalana.

Knut Hamsun için anlatılan anekdot pek yaygın yine sanal dünyada ve neredeyse ezberimdedir. 

1920 Nobel ödülü sahibi Knut Hamsun, ikinci dünya savaşı yıllarında, Nazi taraftarlığı ve propagandası yapıp ülkesinin işgaline zemin hazırlamaya çalışmış, sonunda Norveç işgal edilmiştir. Savaş bitip işgal sona erdiğinde son derece kırgındır halk bu büyük yazarına. Devlet yargılar. Norveçliler yetinmezler bu yargı kararıyla, ama ne hakaret eder ne bağırıp çağırır ne de intikam hissiyle saldırıya geçerler. 
Bir sabah, genç bir Norveçli, elindeki Hamsun kitabını yazarın evinin önüne bırakıp sessizce uzaklaşır. Bir süre sonra biri daha. Sonra biri daha, biri daha... Ellerindeki Hamsun kitaplarını yığarlar yazarın kapısına.  Böylece kendi yazdıklarından bir dağ oluşur Hamsun'un avlusunda. Bu zarif tepki, yaşlı yazara ömrünün en acı dersi olur. Pişman, mutsuz ve utanç içinde yumar hayata gözlerini.

İşte bu son her ülkede bir ders olmalı toplumun her kademesindeki tüm insanlara. Çünkü yaşam ve ölüm için seçtikleri yöntemler onurları için yaşayan insanlara miheng taşı oluyor. Protesto şekli ise önemli örnek, zaten medeniyet ölçüsü herhangi bir şeyi bireysel ya da toplu protesto edebilmek kadar etme şeklimiz değil midir biraz da? Elbette bu protestoları hazımdır da aynı zamanda.
 
“Toplum vicdanında ölmek, ölümlerin en onursuzudur” demiş ya mühendis Soner Akdoğan.
Knut Hamsun'un Norveçlilerin vicdanında ölümü bu cümlenin somutlanmış halidir.

Ülkemizde bu cümleyi somutlayacak nice insan var.  Arkalarında göz yaşı akmayacak...
Acı ile nasıl bunca yıl katlandık dedirtecek bu onursuza...Onursuzluğa. 

Tabi o cümleyi "Toplum vicdanında kabul yaşamların en onurlusudur!" diye dönüştürecek nice değerimiz de var ve iyi ki varlar, o iyi insanlar yüzünden dönüyor dünya. 

Gebze, 1.3.2023, Ünsal Çankaya.
Gerçek Edebiyat com, 1.3.2023